Asırlar boyu İndus Vadisi'nde çağlayan Hint Kutsal Metinleri olan Vedalardan beslenen Hint Mitolojisi, uzak doğunun en büyük kültürel şaheseridir. Bu vadi, insanlık tarihinin en eski söylencelerinin yankılandığı sihirli bir vadidir. Vedik dönemin tanrılaştırılmış doğa olayları ile epik dönemin tanrıları, (insan-tanrı) kahramanları birbirine karışır, ahenk içinde bir harman olur; zamanımıza ulaşır.
Hint Mitolojisinde kadim efsaneler akıl almaz derecede doğaüstü olsa da kendi içinde tutarlı, sistemli ve büyüleyicidir. Ramayana gibi dev bir destanın meydana getirilmesi, Azılı bir eşkıya olan Ratnakar'ın, yolunun Rişi (aziz) Narada ile kesişmesiyle başlar. Böylece dünyanın en güzel destanlarından biri doğar. Henri Michaux'un, "Bu öyküyü kuru bir çubuğa anlatsaydın, yapraklanır ve köklenirdi." dediği, dünyanın en eski destanı ünvanına sahip Mahabharata destanı 21. yüzyılın bilim kurgusunu ta o zamanda yakalayabilmiş ve şiirselliğinden hiçbir şey yitirmemiştir. Aynı şekilde Bhagavat Gita Destanı (Tanrıların Şarkısı) ve Harivamşa Destanı Hint irfanını ve şiirsel ahengini yansıtır.