Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hisseli Kıssalar

Giacomo Leopardi

Hisseli Kıssalar Gönderileri

Hisseli Kıssalar kitaplarını, Hisseli Kıssalar sözleri ve alıntılarını, Hisseli Kıssalar yazarlarını, Hisseli Kıssalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu yolculuktan başka hiçbir yarar sağlamasak bile, gene de bizi belli bir süre can sıkıntısından uzak tuttuğu, gözümüzde yaşamı aziz kıldığı, başka türlü dikkate almayacağımız pek çok şeyi değerli hale getirdiği için son derece yararlı geliyor bana. Eskiler, okumuş ya da duymuş olacağın gibi, mutsuz sevgililerin Santa Maura Kayası'ndan (o zamanlar adı Leucas'tı) denize atlayıp hayatta kalarak, Apollon'un inayetiyle aşk tutkusundan kurtulduklarını yazarlar. Bu sonucu elde ettiklerine inanmak gerekir mi, gerekmez mi bilemem; ama biliyorum ki, bu tehlikeden kurtulduklarında, Apollon'un inayeti olmaksızın da, kısa bir süre için, daha önce nefret ettikleri yaşamı çok değerli ya da her durumda öncekinden daha aziz ve daha değerli bulmuş olsalar gerek.
…kusursuz ölçüde iyi savlardan yola çıkarak varılmış birçok sonucun deneyimle örtüşmediğini görüyoruz; üstelik bu, pek az bildiğimiz şeyler söz konusu olduğunda, çok daha fazla çıkıyor karşımıza.
Reklam
Modanın gücü olağanüstüdür. Uluslar ve insanlar başka her şeyde göreneklerine ödün vermemecesine bağlı kalırken, akla ve kendi çıkarlarına aykırı olsa bile, geleneğe uygun olarak hüküm verme, hareket etme ve davranma konusunda aşırı derecede inatçı davranırken; moda istediği an onlara görenek, davranış ve görüşleri birden bıraktırır, değiştirtir ya da benimsetir: vazgeçtikleri şeyler makul, güzel ve yararlı olsa ve benimsedikleri bunun tam karşıtı olsa bile.
Genellikle yararlı olmak umudu ve beklentisiyle başkalarına gösterilen ilgi ve yapılan hizmetler çok seyrek olarak amacına ulaşır, çünkü insanlar, özellikle geçmiştekinden daha bilgili ve akıllı oldukları şimdiki zamanda, vermekten çok almaya isteklidirler.
Kararsız insanların bazen bütün güçlüklere rağmen niyetlerinde ısrar ettiklerini belirtiyordu; bunun nedeni de kararsızlıklarıydı, çünkü kararlarından bir kez vazgeçseler, yeniden karar vermeleri gerekecekti.
Ve insanlarda düşüncesizliğin kötülükten, insanlık dışı tutumlardan ve bu tür şeylerden çok daha yaygın olduğunu, çok sayıda kötü eylemin düşüncesizlikten kaynaklandığını ve çok kötü ahlaki bir tutuma atfedilen davranış ve eylemlerin çok büyük bir bölümünün aslında düşüncesizlikten başka bir şey olmadığını düşünüyordu.
Reklam
Çünkü bu iki tutku da insanı aynı ölçüde kendine İlişkin düşüncelerle öyle doldurur ki, başkalarının meselelerini düşünecek yer bırakmaz. Üzüntüde talihsizliğimiz, büyük mutlulukta da talihimiz zihni tetikte, meşgul ve başkalarının gereksinmelerini ve arzularını gözetemeyecek halde tutar. Her iki zaman da merhamete en elverişsiz zamanlardır: üzüntü zamanı, insan kendini bütünüyle kendine acımaya adadığı için, sevinç zamanı ise bütün insan meseleleri ve insanın bütün yaşamı aşırı derecede neşeli ve hoş bir açıdan kendini ortaya koyduğu için, o kadar ki talihsizlikler ve acılar neredeyse boş hayaller gibi görünür ya da zihinlerimiz, bu talihsizlikler ve acılar şimdiki durumumuzla çok uyumsuz olduğu için onlar üzerinde durmayı reddeder.
Sevdiğimiz bir kişiyi beklenmedik bir kaza ya da kısa süreli ve hızla ilerleyen bir hastalık sonucu yitirmemiz; onun uzun bir hastalık sonucu, ölmeden önce bedeni ve zihni değişip neredeyse başka bir insan haline gelerek, yavaş yavaş yok olduğunu görmek kadar (kendi başına da gelmişti) acı değildir. Çok üzücü bir şeydir bu: çünkü böyle bir durumda sevdiğin kişi, zihninde koruduğun, geçmişteki kadar güzel bir imge bırakarak gitmez gözlerinin önünden; bir zamanlar sevdiğinden oldukça farklı kalır gözlerinin önünde; öyle ki bütün aşk yanılsamaları büyük bir şiddetle sökülüp alınır zihninden ve en sonunda sonsuza dek yanından ayrıldığında, yeni imge zihnindeki onunla ilgili ilk imgeyi siler. Böylece sevgilini bütünüyle yitirirsin, çünkü imgeleminde bile yaşayamaz artık; imgelemin, biraz avuntu yerine, yalnızca üzüntü verir sana. Ve son olarak, bu tür talihsizlikler, yol açtıkları üzüntü içinde huzur bulma fırsatı bırakmazlar.
İnsanın aklı sürekli olarak sayısız kazaya, budalalık, çılgınlık, sayıklama, şiddet ve deliliğe yol açan pek çok hastalığa ve kısa ya da uzun süren, geçici ya da kalıcı yüzlerce başka çılgınlığa tabi değil mi? Bunların aklı altüst etmesi, zayıf düşürmesi, çarpıtması ve yok etmesi mümkün değil mi? Bilgeliğin koruyucusu bellek, gençlik geçtikten sonra sürekli olarak yıpranıp zayıflamıyor mu?
Sokrates'in ünlü ironisinin kökenını araştırırken, şöyle diyordu: Son derece nazik bir mizaçla, dolayısıyla çok büyük bir sevme eğilimiyle doğan, ama fiziksel görünümü açısından son derece talihsiz olan Sokrates aslında gençliğinde bile arkadaşlık sevgisi dışında bir sevgiyle sevilmekten umudu kesmişti; bu ise, başkalarına karşı çok daha tatlı bir sevgi duyan duyarlı ve tutkulu bir yüreği tatmin etmeye pek uygun değildir.
384 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.