History of Madness

Michel Foucault

History of Madness Gönderileri

History of Madness kitaplarını, History of Madness sözleri ve alıntılarını, History of Madness yazarlarını, History of Madness yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Konuşmak için ayağa kalkan biri­nin ilhamını akıldan mı, yoksa delilikten mi aldığını bile­meyiz.” [Voltaire]
Deliliğin mutlak ayrıcalığı: insanda kötü olan ne varsa onların hepsine hükmetmektedir.
Reklam
Mutluluk hayatta insanın kendini ne kadar güzel oyalayabildiğiyle doğru orantılıdır. Mutlu hissediyorsanız siz bu işi güzel yapıyorsunuz demektir.
Akıl ile deliliğin Rönesans dönemindeki kesintisiz di­yaloğuyla kıyaslandığında, klasik kapatma uygulaması bir­ sahneye koyma idi. Fakat bu toptan bir sahneleme değildi: dil burada daha çok, gerçekte iptal edilmiş şeylere angaje durumdaydı. Kapatma, hapishaneler, zindanlar, hatta azap çektirmeler akıl ile akıl bozukluğu arasında aslında müca­dele olan sessiz bir diyalog kuruyorlardı. Şimdi bu diyaloğun da bağıntıları çözülmüştür; sessizlik mutlaktır; artık delilik ile akıl arasında ortak bir dil yoktur; hezeyanın dili­ ne ancak bir dil yokluğu cevap verebilir, çünkü hezeyan akılla olan diyaloğun bir parçası değildir, hezeyan bütünün dili değildir; nihayet sessiz kalan bilincin içinde yalnızca hataya gönderme yapmaktadır. Ve ortak bir dil, kabul edi­len suçluluğun dili olduğu ölçüde, ancak buradan itibaren mümkün hale gelebilecektir. “Sonunda, uzun tereddütlerin ardından diğer hastaların arasına kendiliğinden karıştığı görülmüştür...” Tımarhane hayatının temel yapı olarak di­lin olmamasına sahip olmasının karşılığı, itirafın gün ışığı­na çıkması olmaktadır. Freud psikanalizin içinde alışverişi yeniden ortaya çıkarttığında, veya daha doğrusu, artık mo­nolog içinde aşınmış olan bu dili yeniden dinlemeye başla­dığında, işitilen formülasyonların hep hatanınkiler olmasına şaşırmak mı gerekir? Kökleşmiş sessizliğin içinde, hata sözün bizatihi kaynaklarını ele geçirmiştir.
Sayfa 210 - Deliliğin Tarihi 3Kitabı okudu
İbni sina’nın “tıbbı üç kelime içine alıyorum.” dediğinde kibirli halini, Batuta her gördüğü yüze inancını sorduğunu, Farabi mutluluk teorisini kalem alırken mutsuz olduğunu kaçımız düşündü ki? Düşüncelerin sakıncalı olabileceğini bile kralların savaşları kaybettiklerinde anladıklarını, kardeş kavgalarının gölgesinde suskunlukları, saray odalarında musiki yerine fransız müziğinin seslendirildiğini, kaç kişi gerçeklerin bizim düşündüğümüz gibi olmadığını biliyor ki? Tarih deliliklerle dolu….
Kafka’nın Dönüşüm eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? Kaç kişi sanat adı altında Mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? Kız çığlıklar içinde kaçarken Mozart onun peşinde koşuyordu. Üstü başı dağınık, kendinden geçmiş bir halde kralı karşısında görünce susmak yerine krala şunu demişti: “Ben bayağı biriyim ama yazdıklarım bayağı değildir.”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.