Hitchcock Sözleri ve Alıntıları

Hitchcock sözleri ve alıntılarını, Hitchcock kitap alıntılarını, Hitchcock en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hitchcock'un sık sık tekrarladığı bir söz vardır: «Bazı yönetmenlerin yaptığı yaşamdan dilimler çekmektir, bense pastadan dilimler çekerim."
Sayfa 15 - pdf
Bir Kentin 24 Saati
Bazen bir filmin projesi, belirsiz bir fikirle başlar. Örneğin bir fikir olarak, bir kentin yaşamındaki 24 saati yapmak isterdim, bu filmi başından sonuna kadar şu anda aklımda canlandırabiliyorum. Olaylar, arka plandakiler, tümüyle dairesel bir hareket içinde, bir döngü gibi... Film, sabahın 5'inde gün doğarken kapının dibinde yatan bir serserinin burnunun üzerinde vızıldayan bir sinekle başlıyor. Sonra kentteki yaşamın erken saatlerdeki ilk kımıldanışları... Besin maddelerinin, kente ilk varışından başlayarak, dağıtımını, satışını, insanlar tarafından satın alınışını, pişirilmesini ve tüketiminin çeşitli biçimlerini göstererek, bir antolojisini yapmayı isterdim. Besin maddelerinin başına çeşitli otellerde neler geliyor, nasıl düzenleniyor, nasıl yok ediliyor. Ve filmin sonlarına doğru aşama aşama lağımlar gösterilecek ve çöpler okyanusa dökülecekti. Böylece de taze sebzelerin pırıltısıyla başlayıp lağımlara akan pislikle biten bir döngü oluşacaktı. Tematik olarak da bu döngü, insanların iyi ve güzel şeylere neler yaptıklarını göstermiş olacaktı. Bu tema, insanlığın kokuşmuşluğu olabilirdi. Bunu tüm kente yayabilir, her şeyi filme alabilir ve hepsini gösterebilirdiniz.
Reklam
Montaj ve Kuleshov Efekti
Arka Pencere, tam anlamıyla özgün bir sinema filmi yapmak için bir fırsattı. Elinizde yerinden kıpırdamayan ve dışarıyı izleyen bir adam var. Bu filmin bir parçası. İkinci parçası ise, onun tepkilerini gösteriyor. Bu aslında sinemasal düşüncenin en özgün anlatımıdır. Biliyorsunuz, Pudovkin de bu konuyla ilgilenmişti. Montaj sanatı üzerine yazdığı kitaplarından birinde, öğretmeni Kuleshov'un bir deneyimini anlatıyor. Rus aktör Ivan Mosjoukine'nin bir yakın çekimini görüyorsunuz. Hemen ardından, ölmüş bir bebeğin çekimi geliyor. Kamera yeniden Mosjoukine'nin yüzüne dönünce, onun yüzünde acıma ve merhamet duygularını okuyorsunuz. ardından ölü bebeği bir yana bırakıp, bir tabak dolusu çorba gösteriliyor. Tekrar Mosjoukine'ye dönünce, yüz ifadesi sanki aç bir insan izlenimi veriyor. Her ikisinde de aynı çekim kullanıldığı ve yüz hatları aynı olduğu halde, verdiği anlam farklı. Aynı biçimde, pencereden dışarı bakınca sepet içindeki küçük köpeği gören James Stewart'ın yakın çekimini ele alalım. Yüzünde şefkat dolu bir ifade var. Ama eğer küçük köpeğin yerine, açık pencere önünde cimnastik yapan yarı çıplak bir kız gösterirseniz ve hemen ardından gülümseyen Stewart'a kesme yaparsanız, bu kez pis ve yaşlı bir çapkın izlenimi verecektir.
The Owls are Not What They Seem
Psycho'daki kuşlar benim dikkatimi çekmişti: Birer simge gibiydiler. Anthony Perkins'in, kendi annesinin cesedinin içini saman çöpleriyle doldurduğuna göre, taksidermi ile ilgilendiği açıktı. Ama örneğin, filmdeki baykuşun başka bir anlamı vardır. Baykuşlar gecelerin dünyasına aittirler, gözetleyicidirler. İşte bu, Perkins'teki mazoşizmi çağrıştırıyor. Kuşları yakından tanıyor ve kendisini her zaman izlediklerini biliyor. Kendi suçunu, onların bilen gözlerinden okuyor.
Mutlak Hiçliğin Mükemmel Bir Örneği
North by Northwest için, fabrikada bantlar boyunca yürürlerken Cary Grant'la fabrika işçilerinden biri arasında geçecek uzun bir diyalog sahnesi düşünmüştüm. Örneğin, ustabaşılardan biri hakkında konuşuyor olabilirlerdi. O sırada da, arkalarında bir araba parça parça birleştirilecekti. Sonra, yapılışını seyrettikleri araba en son civatasına kadar tamamlanacak, yağı benzini konacak, harekete hazır hale gelecekti. İki adam, arabaya bakarak "Ne harika değil mi?" diyerek arabanın kapısını açarlar, o anda dışarıya bir ceset düşer! Ceset nereden geliyor? Arabadan değil, bu kesin. Çünkü sıfırdan yapılışını izlemişler. Hiçbir yerden düşen bir ceset, anlıyorsunuz, değil mi? Bu ceset, iki adamın, hakkında konuştukları ustabaşınının cesedi olabilir. mutlak hiçliğin mükemmel bir örneği. Vazgeçmemin nedeni, fikri öykünün içine entegre edemeyişimizdi. Nedensiz bir sahne bile olsa, bildiğiniz gibi, öykünün içinde bulunmasının bazı haklı gerekçeleri olması gerekir!
Kek Dilimleri ve Film Tekniği
Bazı filmler yaşamdan bir dilimdir. Benimkiler ise kekten bir dilim. Yaşamdan bir dilim filmi yapmak istemiyorum. Çünkü insanlar bunu evde, caddede, hatta sinema binasının önünde bulabilirler. Yaşamdan bir dilim görmek için para ödemeleri gerekmez. Ayrıca aşırı fantezilerden de kaçınırım. İnsanların karakterlerle özdeşleşebilmesi gereklidir. Bir film yapmak, her şeyden önce bir öykü anlatmak anlamına gelir. Öykü, gerçekleşmesi mümkün olmayan bir şey olabilir, ama asla ilkel olmamalıdır. Dramatik ve insancıl olmalıdır. Zaten drama da sıkıcı kısımları atılmış yaşamdan başka nedir ki! Bundan sonraki etmen, film yapımı tekniğidir ve bu bağlamda ben, teknikte salt mükemmelliğe karşıyım. Teknik, eylemi zenginleştirmelidir. Hiç kimse sırf kameraman hoşlanıyor diye kamerayı belli bir açıya yerleştirmez. Burada önemli olan, belli bir açıya yerleştirilmiş kameranın o sahneyi en iyi biçimde vurgulayıp vurgulamadığıdır. Görüntülerin ve hareketin, ritmin ve efektlerin güzelliği, her şey esas amaca tabi olmalıdır.
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.