"Kendimi geri çektim ve suçluluk duygularımı, keder ve sıkıntılarımı içine attım. Derken, bir anda dönemin tanığı olarak kıymete bindim -bu beni, sahip olduğun suçluluk duygularım karşısında çelişkiye düşürdü. Çünkü, bu röportajlarda benim suçlu olup olmadığım sorulmadı, aksine tarihi gerçekler merak ediliyordu. Dolayısıyla, kendimi savunmak zorunda hissetmeden, bildiklerimi anlattım hep. Ancak, bu yükü bir süre sonra taşıyamaz hale geldim- ve daha çok düşünür oldum. Bugün kederim iki yönlü: Nasyonal sosyalistler tarafından katledilen milyonlarca insanı düşünüp acı çekiyorum. Doğru zamanda karşı koymak için gerekli özgüveni bulamamış olan genç kız Traudl Humps'u düşünüp acı çekiyorum."
"Seninle tanıştığım günlerde yusyuvarlak bir şeydin, şimdi de çok sıskasın. Kadınlar, kocalarına güzel görünmek istediklerini söylerler hep, sonra da onların hoşuna gitmemek için ellerinden geleni yaparlar. Ona güzel görünmek için her şeyi yapabileceklerini ileri sürerler, ama modanın dışına çıkamazlar. Moda kadınlara göre en güçlü ve biricik iktidar. Ve bir kadının ölçü aldığı tek topluluk kendi hemcinsleri. Bütün kadınlar kız arkadaşlarının ilgisini çekmeye çalışır."
Humps 1925 yılında, Mustafa Kemal Paşa, yani Atatürk'ün Türkiyesi'ne gelir. Avrupa'yla yakınlaşmaya çalışan ülkenin batının uzman işgücüne ihtiyacı vardır ve Max Humps nihayet biracı olarak eski mesleğine geri döner.