Divan Edebiyatı, çiçek bahçesi gibidir. Herkesin sevdiği renkte, kokuda, güzellikte, farklılıkta çiçek vardır onda. Değerlidir, çünkü en kıymetli olan üzerinde durur genellikle: Aşk.
Aşk konusunu Divan Edebiyatı dönemi kadar -ki buna klasik edebiyat, kadim edebiyat da denir- derinlemesine, içtenlikle, olduğu gibi anlatan bir edebiyat dönemimiz olmamıştır. Divan Edebiyatı insan hayatında yaşayan bir edebiyattır. Kimi insanların nitelendirdiği gibi saray edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı değildir. Saraya, padişaha sunuluyor olması bu edebiyatı saraylı kılmaz. Bu edebiyat halk kadar, halk gibi halkın edebiyatıdır. Örneğin Fuzuli gibi bu edebiyatın belki de en önemli ismi sarayı hiç görmemiştir.
Divan Edebiyatı'nda herkes için bir şey vardır. Kelime haznesi, duygu, düşünce... Divan Edebiyatı'nı çok iyi öğrenmek ve zihinlerde kalıcı hale getirmek edebiyatımız için çok önemli bir durumdur. Söylenecek çok şeyi Divan Edebiyatı söylemiş, sonradan gelenler genel olarak tekrara kalmıştır.
Günümüz Divan Edebiyatı araştırma, yorumlama konularındaki isimlerinden en önemlisi şüphesiz İskender Pala'dır. Bu eser bir antoloji niteliğinde olup yüzyıllara göre şairler ve beyitlerden seçmeler mevcuttur. Dillere pelesenk olası beyitler...
Divan Edebiyatı'nın müptelası olabilirsiniz...
İskender Pala 'nın kalemine sağlık.
