Hoşça Kal Büyükanne

"Yarın seni terk edeceğimi düşünmekten korkuyorum," diye fısıldadı ikisi de uzun süre uyumak istemedi ve sabaha kadar konuşmaya karar verdi.

İlk başta, tüm bu aranızda geçenler son derece göz kamaştırıcı ve romantik görünecek. Hayal kurmaya ve bunun mümkün olduğuna inanmaya başlayacaksın. Ve bir gün uyandığında, gerçekten bir kabusa düştüğünü açıkça göreceksin! Sana ve uğrunda çok çalıştığın yeteneğine layık tek hayat, bizimle birlikte kalmak. Yoksa Sen, seni karısı bile yapamayan bir adamın ayaklarına her şeyi atmaya hazır mısın? En son sana ne olduğunu hatırlıyorsun değil mi? Aşk bunun neresinde ?Ya da romantizm? - Madame Markova Anna'yı ikna etmek için ona acımasız hatırlatmalar etmekten vazgeçmedi.

Reklam

Aysel

Anna'sız her gün onun için sonsuz bir işkenceye dönüştü. Gerçek, en karanlık korkulardan çok daha kötü çıktı.

Aysel

Anne babalarının elinden koparılmış iki çocuk gibi birbirlerine sarıldılar ve Anna, babasının onu bale okuluna getirdiği ve onu yetişkin hayatıyla yalnız bıraktığı o korkunç günü bir kez daha hatırladı...

Aysel

Madam Markova nazikçe, "Sibirya'ya sürgün edildiğinizi düşünebilirsiniz," dedi. "Tam olarak böyle hissediyorum. - Anna, kederiyle baş edemeyen, gözyaşlarından titreyen, ıslak dudaklarla gülümsedi. "Seni çok özleyeceğim..." diye tekrarladı, Madam Markova'nın elini bırakmadan.

Aysel

Seni yanımda götürmekten mutluluk duyarım..." Anna acı acı fısıldadı, ona tüm gücüyle sarıldı ve ayrılmak istemedi. "Nasıl olsa beni de yanında götüreceksin... tıpkı bir parçanın sonsuza kadar benimle kalacağı gibi." Tam burada. "Gitmelisin Anna. Madam Markova yavaşça geri çekildi ve yerdeki çantalardan birini aldı.