Destanlaşan Kadın Kahraman

Huban Arığ

Timur Davletov

Huban Arığ Quotes

You can find Huban Arığ quotes, Huban Arığ book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Sevdiğim can balalarım, arı gücümüz kalırsa eğer, tok ve semiz malımızı kurtararak yurdumuza döneriz. Aksi takdirde burada öleceğiz. Ulu gücümüz yeterse onurlu halkımızı kurtarırız, ulu gücümüz yetmezse, bu el ülkesinde bu dünyadan göçeriz. İleriye yürürken yere bastığın ayak geri çekilmez, kılıcı tuttuğun el savaş bitmeden aşağı inmez.
Sayfa 106 - YurtKitabı okudu
İleri yordamı daha üstün geldiğinden, zavallı özüm şimdi bu dünyadan göçmekteyim. Yer-toprağın üstünde, üstün akıllıya az yaşamak nasip oldu. Dolaştığım engin yer, arkamda kalacak. Yer-toprağın üstünde bir daha dolaşamayacağım. Bana ışık veren kutsal güneş, benden sonra da dünyayı aydınlatmaya devam edercek. Sevdiğim güneşin ışığını bir daha asla görmeyeceğim. Güneşin aydınlığını bırakıp ayrılmak, nasıl da zor şimdi. Üstün düşünce tasladığımdan, ölmekteyim. Gökte güneş ve ayı bir daha duyumsamamak ne kadar da güç şimdi. Bunun farkında olmak, insana derin bir acı veriyor. Bir daha etraftaki yeşilliğe dokunamamak, onları koklayamamak yüreğimi parçalıyor.
Reklam
Kağanım, beyim, Kara Han, yer-toprağın üstünde sana yeterince yardım edemedim, senden, halkımdan, ülkemden, bu dünyadan ayrıldım. Arı gücüm bu kanlı savaşta tükendi, ulu gücüm bu ölesiye şiddetli savaşta çarpışmaya yetmedi. Doğadan, sevdiğim ak çayırlarımdan, dorukları ak karla kaplı dağlardan, üzerlerindeki yemyeşil çayırlarından, engin genişlikteki yaylalardan ayrıldım. Kemiğimi, yabancı ülkelerde bırakmayın, ana yurduma ulaştırın, yurdunu düşmana karşı savunan savaşçıya yakışır bir biçimde toprak anaya geri verin ki yüce yurdumuzu düşmanlara karşı savunurken ölenlere eklenip Ak Üzütün ülkesinde rahat ve huzur içinde bir hayat yaşayayım.
Sayfa 111 - YurtKitabı okudu
Önünde ay parlıyor, arkasında güneş yanıyor gibiydi.
Sayfa 73 - YurtKitabı okudu
Yaşın uzak, yaratanın yüksek olsun, Yolun açık, yaşamın mutlu olsun. Önünde ay ışınlasın, Arkanda güneş parıldasın. Bitmemek üzere canlı ol, Aşınmamak üzere yurtlu ol. Dökülmemek üzere kanlı ol, Bitmemek, düşmemek üzere yurtlu ol.
Sayfa 142 - YurtKitabı okudu
Dört alp dört atı yan yana getirdiler, atı aşanın övünmemesi için anlaşarak atlarını kamçıladılar. Atlar yaydan atılan birer ok gibi hızlandı, ayakları altındaki kara toprak değirmen gibi çekilmeye, beşik gibi sallanmaya başladı. Asla sallanmaz yüksek dağ sırtları bile yelin vurduğu birer ağaç gibi sallandı. Asla kıpırdamaz katı kayalar bile kasırganın vurduğu ağaç gibi kıpırdadı. Kara uzaydaki kara bulut kara yere düşmek suretiyle vuruldu. Kara toprağın kara balçığı kara uzaya dek çıktı.
Sayfa 190 - YurtKitabı okudu
Reklam
Huban Arığ ak karlı dağ doruğunun içine girerek alp kişi Hirotay Mirgen'in kırk ayaklı demir bir yatakta horlayarak uyuduğunu gördü. Güçlü horlamasından dolayı kara yer bile sallanmakta, kara uzay bile titremekteydi. Ağzını açıp havayı içine çektiğinde, Huban Arığ kendine hakim olamayarak solukla birlikte ona doğru gidiyor, dev alp yiğidin ağzına kadar gelip duruyordu. Bu alp kişi soluğu geri verdiğinde ise solukla birlikte alp kızımız Huban Arığ evin kapısından dışarı uçuyordu.
Sayfa 185 - YurtKitabı okudu
Kara Han'ın, gözbebeği gibi üzerinde titrediği, sevdiği, halkının giyili, atlı, huzurlu yaşamasını istediği ve uğruna bu yaşına kadar nice savaşa canını, kanını acımadan, tereddüt etmeden döktüğü, güneş ve ay kadar değerli, bir öz balası gibi yakın, evren gibi engin öz yurdu yad güçlerin saldırıları karşısında düşmüş, düşmanlar tarafından ele geçirilmişti. Yurdunun her köşesine yabancılar dolmuş, düşmanlar konumlanmıştı. Öz yüreği gibi yakın olan onurlu halkı ise tutsak olmuş, insandan boşalmış, tamamen ıssız, kimsesiz kalmıştı. İnek güdülecek çayırlarda, hiçbir işe yaramayan esnek başlı ot bitmişti. Yılkı otlatılacak çayırlarda ise malın yemediği kaygan başlı ot bitmişti.
Sayfa 97 - YurtKitabı okudu
Kara Han ile Huban Arığ çatal kamçılarını kara uzaya kadar kaldırıp atlarına vurdular. Kara yer değirmen gibi döndü, beşik gibi sallanmaya başladı. Atları ok gibi ileri atıldı, kuş gibi uçtu. Atlar dağdan dağa atladılar, dağ sırtından başka dağ sırtına geçtiler. Dağ sırtlarının başlarını bu yıldırım gibi hızlı koşu esnasında ayaklarıyla teperek kırdılar. Aya kadar yüksek ak karlı bir dağ doruğuna çıktıktan sonra yiğitler atlarını durdurdu. Kırk kat yerin altına gidilen yere ualşmışlardı. Ancak buralarda felaketlerin yaşandığı anlaşılıyordu. Yolları tüy kadar yumuşak otlar kaplamıştı. Atların ayaklarının teptiği yerlerde çiçekler büyümüştü. Kara doru atın ön ayağının değdiği yerlerde, altın göller duruyordu. İçlerinde altın tüylü ördekler yüzüyordu. Gümüş tüylü ördekler, o göllerde yüzmekteydiler.
Sayfa 93 - YurtKitabı okudu
Az mı uz mu olduğu anlaşılmayan bir yolculuktan sonra aralıklı bir dağ sırtına çıkıp atlarını durdurdular. Gökle yerin çarpıştığı yere geri gelmişlerdi.
Sayfa 193 - YurtKitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.