Talihimizin en hazin tarafı neresidir, biliyor musun Mümtaz? İnsanın yalnız insanla meşgul olması. Bütün bina onun üzerine kuruluyor; dışarıda ve içerde. Farkında olsun olmasın, insan insanı malzeme gibi kullanıyor. Kinimiz, garazımız, büyüklük arzumuz, aşkımız, yeisimiz, ümidimiz hep onunla.
insan insana tahammül edemez. insan insana muhtaçtır. insan insana yüklenir, insan insanla yaşar. bütün felâketimiz ve tezatlarımız burada. daima birbirimizle haşır neşiriz ve birbirimize bir türlü tahammül edemeyiz.
Huzur romanı, felsefe yönü ağır basan roman gibi. Yani, yazar konu üzerine düşüncelerini edebi yeteneğini kullanarak öyle bir konuşturuyorki karakteri; karakterin felsefik sorunlarını, ruhi problemlerini, araftaki anılarının sonuçlarını adeta yaşıyoruz. Zihnim allak bullak oldu. Hadi hayırlısı. Bu yolun sonu bizi nerelere götürüyor acep, insan merak ediyor.
Huzur
"Birtakım mekteplerimiz var; birçok şeyler öğretiyoruz. Fakat hep eksik olan bir memur kadrosunu doldurmak için çalışıyoruz. Bu kadro dolduğu gün ne yapacağız? Çocuklarımızı muayyen yaşlara kadar okutmayı adet edindik. Bu çok güzel bir şey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece işsiz adam çıkaracak, bir yığın yarı münevver hayatı kaplıyacak. O zaman ne olacak? Kriz."
Yazıldığı yıl 1964 olan bu kitapta geçen bu cümlelere dikkat çekmek istedim.