Kitaba bakış açısı biraz da kitaptan ne beklediğimize göre şekilleniyor. Hikayesi, anlatım tarzı, kelime zenginliği...
Benim daha önce okuduğum kitaplar arasında en çok sevdiklerimin samimi bir dille yazılanlar olduğunu söyleyebilirim. Tabiki psikolojik, felsefik, dedektifiye hatta bilim kurgu romanları da severim ama kalbin en ince
Cihat Albayrak'ın kaleminden Huzur Koleksiyoncusu…
Bu hikaye; gülümsemesi ile, bir milyon çocuğa vatan olabilen, güzelliği ve harikulade kokusu ile çiçekleri solduran, yüreğinde barındırdığı sevgisiyle adeta bir güneş gibi hayatımıza doğan bir annenin,
hayattaki tüm acılardan nasibini almış, aile içi şiddetten ötürü çok küçük yaşlarda
" Mutluluk ne kadar kolay bir şey aslında! Sevdiklerinin gözünün içine baksan sevdiklerine sevdiğini söyleyebilsen yeter. Bir bardak çay, bir lokma ekmekle de olsa bir sofra kurabilsen yeter. Vallahi aç bile kalsan, birlikte aç kalsanız sevdiklerinizle; o bile yeter."
Mutluluk nedir?
hayatı hiç hak etmedigi biçimde yaşamak mı Halili
- Halil'in gönlü, mutluluk ülkesinin başkentiydi demiş (Cihat ALBAYRAK). - Bu yapıt herkes gibi beni de çocukluğuma götürdü.bu yapıt tüm duyguların karışımı... kim bilir belkide bu soğuk günleri herkes yaşamıştır .Kimi dışarıda, kimi içinde, kimi her ikisinide... ama onun dışında sıcacık bir umut var bu yapıtta kendini o umuda bırakasın gelir, böyle huzur verici kitaplara varsın bırakın kendinizi ruhunuz huzur bulsun diye. Ve yine demiş ki yazarımız çocuklardan çalmayın gökyüzünü.
Sevdiklerimizin doğum günün kutlamak için kutlamayı doğdukları güne denk getirmek gerekmezdi ki! Hayatımızda oldukları her gün mutlu olabilir , onları mutlu etmek için dilediğimiz gün sürprizler yapabilirdik..