Yağmur yiye yiye tahtaları aşınmış, her rüzgar esişte yıkılıverecekmiş intibaını uyandıran, kırılan camların yerine sararmış gazete kağıtları yapıştırılmış, rengi solgun,yer yer yamalı, basma perdeli evleri ile "Huzur Sokağı"nın ilk bakışta fakir bir sokak olduğu anlaşılırdı.
Sakinleri, kanaat ve huzur içinde yaşayan, zenginlik ve debdebede gözleri olmayan mü'min ve mütevazi kimselerdi. Komşuluk münasebetleri öylesine kuvvetliydi ki, şairin "Ferde raci sadmeden efrad olurmuş lerzedar" dediği gibi, sokak sakinlerinden bir kişiye veya aileye gelen herhangi bir musibet e felaket, bütün sokağın derdi ve elemi olurdu.