Hz. Aliyy'ül Murtezâ (r.a.) sözleri ve alıntılarını, Hz. Aliyy'ül Murtezâ (r.a.) kitap alıntılarını, Hz. Aliyy'ül Murtezâ (r.a.) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tevbe eden kimsenin de üç alâmeti vardır:
1- Haramlardan sakınır,
2- İlim öğrenmeye hırslı olur.
3- Göğüsten çıkan sütün tekrar girme ihtimali olmadığı gibi, tevbe ettiği günaha bir daha dönmez.
İsâ bin Abdullah el-Hâşimî’nin dedesinden rivâyetine göre Hazret-i Ali’ye kendisinden bir şeyler istemek üzere iki kadın geldi. Bu kadınlardan birisi arap diğeri de cariyesiydi.
Hazret-i Ali -radıyallahu anh- bunların herbirine birer kür yiyecek, kırkar dirhem de para verilmesini emredince arap kadın:
– Yâ Emîre’l-müminîn, ben arap, o köle olduğu halde bana da ona verdiğin kadar veriyorsun, dedi. Hazret-i Ali de:
– Ben Allah’ın kitabında İshak’ın torunlarının Hazret-i İsmail’in torunlarına herhangi bir üstünlüğünün olduğunu görmedim, diye karşılık verdi.
Hazret-i Ali bu hadiselerden birini şöyle hikâye eder:
Bir gün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem bana buyurdular:
– Yâ Ali, benimle gel!
Kâbe-i Şerif’e vardık. Girdiler. “Otur!” buyurdular. Oturdum. Kâbe’nin damına çıkmak için mübarek iki ayaklarını omuzuma koydular. Meğer orada müşriklerin bakırdan veya sarıdan putları varmış. Omuzuma çıktılar. Nübüvvet ağırlığına tâkatım yetmediğine vâkıf olup yere indiler. Bu defa kendileri oturup:
– Yâ Ali, omuzuma sen çık da o putları parçala, diye buyurdular. Edeb edip ben dedim ki:
– Yâ Rasûlallah! Sizin mübarek omuzunuza ayak koymak kimin haddine? Buyurdular ki:
– Ya Ali! Hak hizmetinde olan ayak enbiya omuzuna bassa şaşılmaz!
Emre imtisal edip omuzuna bastım. Beni kaldırdılar. Şöyle zannettim ki, eğer ufk-ı semaya erişmek murad etsem ererdim. Sonra o putları yüzleri üzre bırakıp parça parça ettim ve geri inip sür’atle gittik, kimse görmedi.
Müsned-i Ahmed bin Hanbel. Mevâhib: 312
Kureyş’in Hazret-i Peygamber’in mübârek vucûdunu ortadan kaldırmayı plânladığı hicret gecesinde onun yatağına yatmakta tereddüt göstermemiş ve kendisine verilen emanetleri büyük bir titizlikle korumuş ve sahiplerine teslim etmişti.