Ibsen's Heroines

Lou Andreas-Salomé

Ibsen's Heroines Hakkında

Ibsen's Heroines konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
2
Okunma
1
Beğeni
546
Görüntülenme

Hakkında

Presents critical essays written by a woman contemporary of Ibsen's, detailing her thoughts on the depiction of women in Ibsen's plays and women's confined roles in society at the end of the nineteenth century.
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 24 dk.Sayfa Sayısı: 155Basım Tarihi: Ocak 1990Yayınevi: Limelight Editions
ISBN: 9780933806283Ülke: United States of AmericaDil: İngilizceFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Lou Andreas-Salomé
Lou Andreas-SaloméYazar · 12 kitap
Babası, Baltık - Alman kökenli ve sefarad bir Rus generaldi. Yasa, kural, adet, gelenek ve görenekle hiç işi olmayan, başına buyruk bir insan olarak büyüdü. Zürih'te teoloji, felsefe ve sanat tarihi okudu. Ciddi bir sağlık sorunu nedeniyle henüz 21 yaşındayken, annesi onu, havası daha ılıman olur diyerek Roma'ya götürdü. Malwida von Meysenbug annesinin çok iyi arkadaşıydı ve onun Roma'daki evine yerleştiler. Malwida, radikal görüşleri olan ateşli bir devrimciydi. Nietzsche'nin ve ailesinin çok yakın arkadaşıydı. Hatta Nietzsche 'İnsanca, Pek İnsanca' adlı kitabını Malwida'nın Sorento'daki evinde yazmıştı. Malwida, piskolojiyle ilginen ve atetist bir Schopenhauer takipçisi olan Paul Ree'nin de çok iyi arkadaşıydı. Hatta Nietzsche 'İnsanca, Pek İnsanca' adlı kitabını yazarken, Ree de çoğu zaman Sorento'daki evde onlarla birlikte kalmıştı. Öyle ki, Nietzsche yaptığı birçok konuşmada, Ree'nin kitapla ilgili 'babalık hakkı' olduğunu söylemiştir. Ree, Malwida'yı Roma'daki evine ziyaret geldiğinde Lou'yla tanıştı ve ondan çok etkilendi. İlişkileri kısa sürede tek taraflı bir aşka dönüştü. Ree ona evlenme teklif etti, ama Lou arkadaş kalmayı tercih etti. Buna rağmen aynı evde kalmaya başladılar. Çünkü Lou, Rusya'ya dönmek istemiyordu. 1882 yılının Mayıs ayında tanıştığı Nietzsche'yi, Kasım ayına kadar süren arkadaşlıkları sırasında, özellikle "din"le ilgili sohbetleriyle derinden etkiledi ve kafeslenemeyen ruhuyla aklını başından aldı. Nietszche'ye çok büyük acılar çektiren ve çok da ilham veren bu tek taraflı aşk hikayesi, İrvin Yalom'un 'Nietzche Ağladığında' ve Lance Olsen'in 'Nietzsche'nin Öpücükleri' adlı romanlarına konu oldu.