Bütün cenazelerden, ölü evlerinden, mevlitlerden, taziye ziyaretlerinden, tülbentlerden, kolonyalardan, akide şekerlerinden, helvalardan, tespihlerden tiksindiğim bir gündü. Tanıdığım, tanımadığım bir dünya insan kapının önünde ayakkabı yığınları oluşturarak içeri giriyor, yüzlerine verebildikleri en kederli ifadeyi yerleştirerek fısıltıyla birkaç söz söyledikten sonra oturup bir köşede aceleyle tespih çekiyorlardı.