Japonlar bugün ichigo-ichie tabirini iki durumda kullanıyor:
1. Bir yabancıyla ilk kez karşılaşıldığında,
2. Bir tanıdıkla buluşulduğunda her anın biricik olduğunu vurgulamak için.
İlk ok, başımıza gelen ve kaçınması mümkün olmayan kötü şeyleri temsil eder. Üzerinde kontrolümüzün olmadığı şeylerdir bunlar. Ama ikinci oku vuran ve kendimize gereksiz zarar veren bizleriz. İkinci ok, modern zamanlarda “meta-duygu” olarak adlandırılır: hissettiğimiz şeyler hakkındaki hislerimiz.
Başımıza kötü bir şey geldiğinde kaçınılmaz olarak acı hissederiz, fakat bu talihsizliğin ilk etkisi geçtiğinde olanlar üzerinde kara kara düşünme eğilimi gösteririz. Ve bunu düşünerek ilk etkinin yarattığı acıyı beslemenin sonucunda elde edeceğimiz tek şey daha fazla acı olur. Buda ikinci oktur.
Neden her şeyde bir anlam aramak zorundayız? Bizi neyin mutlu ettiğini anlama isteğimiz onu anında mahveder. Anın neşesi tanımlanamaz, incelenemez, anlaşılamaz; o sadece yaşanabilir.