İçinizdeki çocuğu sürekli hatırlamak, onun sesine kulak vermek için, ona bir oyuncak alın. Koyun masanızın üstüne ya da başucunuza.
Sürekli korumanız gereken o minik yavrunun anlatacaklarına kulak verin.
"Ayrı yaşlardaki o hallerim, birbirleriyle ilintisi olmayan 'adamlar' gibi geliyor bana. Yirmi yaşımdaki halimin on beş yaşımdakiyle uzak bir akrabalığı var o kadar. Otuz beş yaşım yirmi yaşıma arkadaş; onu anlamaya çalışıyor. Yirmi üç yaşım onunla arkadaş olmaya çalışan otuz beşlik halimi eleştiriyor. Hoşgörüyle yaklaşmaya çalışıyor."
Eski fotoğraflarından bir albüm yapsan, birbirini tanımayan bir sürü adamın suretlerini yan yana dizersin. On beş yaşın yirmi beş yaşını tanımaz. Otuz beş yaşın yirmi beş yaşını anlamaz. On sekiz yaşın kırk yaşını tuhaf bulur. Elli yaşın on altı yaşınla tanışıp arkadaş olmak ister belki de. Eski fotoğraflardaki sen, değişen dünyayı ve seni anımsatır sana.