Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür

Ülkü Tamer

En Eski İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür Sözleri ve Alıntıları

En Eski İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür sözleri ve alıntılarını, en eski İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor. Köpeklerin bakışlarında birer keman tadı. ..... İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür.
Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor. Köpeklerin bakışlarında birer keman tadı. Avcılar ve kuşlar avdan dönüyor. Zaten her yanda hüzün görülür Uzakta çocuklar kayıyorsa, Kızaklar tahtadan yapılmışsa, Kar dinmişse,avdan dönüyorsa avcılar, İnsan anlamışsa ansızın, başladığını Gökyüzünün, ayaklarının ucunda. Kuş tüyleriyle kaplıdır
Reklam
Bir Soyguncunun Yüzü
Artık yüzün Yaşlı bir adamın yaşlanmaya başlamış yüzü, Uzun süredir yolcuların inmediği Bir hanı andırıyor gözlerin. Kanlı, akıtan bir sevgiyle örtmüştük yeraltını, Durgun bir sevgiyle açacağız gökyüzünü, Senin yüzün Durgun bir sevginin yıktığı gökyüzü...
Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor. Ağzımın kemiğinde dağınık bir şiir tadı. Gürgenler ve kayınlar avdan dönüyor. Sırtsız atmacalar çizerdim şimdi Bir kayığın yelkeni geçseydi elime; Unutmazdım, yelkenin bir köşesine Tabut başlı bir avcı yerleştirirdim. İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür.
Artık yüzün Yaşlı bir adamın yaşlanmaya başlamış yüzü, Uzun süredir yolcuların inmediği Bir hanı andırıyor gözlerin. Kanlı, akıtan bir sevgiyle örtmüştük yeraltını, Durgun bir sevgiyle açacağız gökyüzünü, Senin yüzün Durgun bir sevginin yıktığı gökyüzü. Bir boğa getirdim sana, Soluyan bir boğa değil bu, Soluk alan bir boğa getirdim sana, Şiirin, güvenin, aşkların, Sahi, aşkların boğasını, Çekimser, bekleyen boğasını, Bu çeşit sıfatların boğasını getirdim. Aynı boğa, kolunun altında geçen Tek başına yaşadığın süreyi Bir bıçağın ucuyla Olympos arasında. Hades'den kaçırdım onu, bak, Biraz yaralanmış, biraz zincire vurulmuş, Senin zincire vurulmuş yüzün Durgun bir sevginin yıktığı gökyüzü.
Handa kavga edildiği bile olurdu Senin için, senin kopuk tırnakların için; Kasabanın berberinde beklenirdi öğle üstü Ölümün mührünü taşıyan kasların, topukların Ve dağılmaya yüz tutan kollarının Bileklerinde zincir duran güneşi. Bir örtü çekilirdi içindeki pıhtıya Kargaların fışkırma saatinde akşamları. Yaz günleri bakır ekilen şakaklarına kazdık Biraz önce, sessizlik içinde, ölüm tarihini. Sığırcıklar. Bir ağızdan vurduğumuz o çan sesi.
Reklam
Senin denizinin kuşlan savrulur, Dökülür beyaz külleri gölgeme benim; Karanlığıma konar ince gözleri, Şimdi bir ırmaktır ince gözleri Açar yapraklarından bitkinliğin. Senin aşkının dalgın ordusudur Benim aşkıma yaslanan uyku, Sonsuz bir dev kanar bahçesinde, Kan-tutkusunu büyütür bahçesinde, Yerleşir tırnaklarına dikenlerin. Senin kemiklerin saçlarımdan kurulur, Aramızda tutuşan her dakikadan; Yeni bir kuş dirilir küllerinden, Çoğalır kanatları küllerinden, Uçsuz tüyleri vardır tüylerinin.
Ufak bir yeldeğirmeni kondurmuşlar darağacının üstüne; haydut soluk verdikçe değirmen döner, haydutun ciğerinden yukarı çıkan kan değirmeni boyamak için güzel bir kırmızı düşünen boyacı babanın fırçasına bulaşır. Tam o sırada kunduzlar kaçışır.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.