Andrew Knight otuzlu yaşlarının başında, adından sıkça söz ettiren ve yemek dünyasında parlayan bir şeftir. Bostan’da kendine ait restoranında sunduğu yemekler insanların dilinden düşmüyor fakat nedense artık tükenmiş ve bunalmış hissediyor, severek yaptığı iş artık onu heyecanlandırmıyor, aksine kapana kısılmış hissetmesine sebep oluyor. Ani kararla kafasını toplamak için çıktığı tatilde dalgınlığından dolayı ufak bir araba kazası yaşıyor, kaza sonucu katır kadar inatçı ve huysuz ama bir o kadar da güzel Brooke Day ile tanışıyor.
İkilinin tanışmasından sonra gelişen olaylar sırasında Andrew, Brooke şef olduğunu söylemek istemiyor. Drew ve Brooke beraber lezzetli yemekler yaparken aralarında oluşan çekime karşı koyamıyorlar fakat bunun yanı sıra Andrew söylediği yalanın başına bela olacağının farkına bile varamadan, bencil bir istekle kendi içinden geldiği gibi Brooke ile vakit geçirmeye devam ediyor.
Yemek ile aşkı birleştiren güzel bir kitaptı; eğlenceli, komik, zamanınızı geçirebilecek çerezlik, okunabilir bir kitap. Okurken eğlenebileceğiniz, öyle üzerinde çokça düşünceye gerek duymadan rahatlıkla okunabilir fakat ders çıkarmak ya da büyük bir anlam aramadan okunmalı. Böyle mutfakla aşkı harmanlayan romanları okumayı sevenler varsa tavsiye ederim.
