İdamlıklar, bir romandan ziyade tarihi bir belge. Nâzım Hikmet gibi, ipe sapa gelmez iddialarla içeri tıkılıp on iki yıl yatırılmış yazar, bu süre içerisinde karşılaşmış olduğu idam mahkûmlarının hikayelerini, ruhsal durumları ile beraber anlatıyor.
Edebi yönü sadece zaman zaman ortaya çıkan ışıltılı anlatımlarla kısıtlı... Türkiye Cumhuriyeti’nde adalet anlayışını, işleyişini gözler önüne serdiğini göz önünde bulundurursak, bir Soner Yalçın ya da Ahmet Şık kitabı gibi, edebi yönü değil toplumsal görev yönü ağır basan bir kitap olarak değerlendirilebilir.
İyi okumalar!