İdeolojinin, gerçeği "maskeleyen", doğruyu olduğu gibi yansıtmayan bir sistem olarak nasıl çalıştığını araştırdığımız zaman, bu görüngüyü artık sistematiği açısından değil de ikinci bir anlamda, Marx'ın altını çizdiği manada ele alıyoruz.
Düşünmemin şekillenmesinde her şeyden çok -dolaylı ve ya dolaysız- Alman felsefesinin çıkardığı sorunları ciddiye alan fikir akımlarının ağır bastığı görülecektir.