“Sennett’e göre, siyasetin güncel sorunu, siyasette ‘ne yapmış olduğunuzun değil, yaptıklarınıza dair ne hissettiğinizin önem kazanmış olmasıdır’ (263).”
Keynesyen ekonominin 1970'lerde krize girmesiyle, bireysel faydayı öncelikli hale getiren klasik ekonomiyi yeniden gündeme getirme fırsatı doğdu. 1930'lardan itibaren ortodoks görüş, piyasadaki istikrarsızlığın en kötü etkilerini gidermek için kamu veya devlet müdahalesine ihtiyaç olduğu ve devletin zararlı dengesizlikleri yönetmek ve dolayısıyla azaltmak için üretim, tüketim ve emek ilişkileri alanlarında müdahalede bulunması gerektiği yönündeydi. Friedman gibi ekonomistlere göre(neoliberal), özel harcamalardaki bir düşüşü gidermek amacıyla kamu harcaması yapmak son derece hatalı bir yaklaşımdı.
Meşhur ifadesinde söylediği gibi: "Denge çarkı ne yazık ki dengesizdir". Friedman'a göre, kamu harcamalarının etkileri ancak harcamaların müdahale etmeyi amaçladığı durgunluğun ardından ortaya çıktığı için, bu körelmiş araç yalnızca enflasyona, ağır vergi yüküne ve daha fazla devlet müdahalesine yol açıyordu. Bu haliyle müdahalenin "kendisi büyük bir çalkantı ve istikrarsızlık türüydü".
Çözümün serbest piyasanın doğal düzenleyicilerine, klasik ekonomiyi kuran kişisel çıkar ve fayda maksimizasyonuna dönüşte olduğuna inanılıyordu. Bir başka deyişle, klasik ve ya neoklasik mikroekonomiyi temel alan bir makroekonomik yaklaşım bulunmalıydı.
Kredilerle beslenen yaşam tarzlarımız sürdürülemezdir, fakat bildiğimiz dünya artık buna dönüşmüştür. sözde gelişmiş ekonomilerde yaşayan insanların büyük çoğunluğu için, kredi ve kredinin temin ettiği nesneler ve deneyimler gündelik hayatımızın örgüsüne işlenmiştir.