O hâlde aklı zahiri ilimlerle doldurup da kalbi bâtıni ilimlerden mahrum bırakmak bir nevi manevi ölümdür ki insanı malumatfuruşluğa, riyakârlığa, rekabete ve hasede sevk eder. Hem böyle kimselere âlim de denmez, denilmez ve denilemez. Zira cep telefonuna, bilgisayara, flash belleğe yüklenen kitaplar nasıl o yüklendikleri eşyayı âlim yapmıyorsa öyle de zahiri ilmi olup da bâtıni ilmi olmayan, aklı doldurup da kalbi donduran, bildiği ile hakkıyla amel etmeyen kimseler olsa olsa Kur’an’ın tabiriyle kitap yüklü merkep olurlar.
"Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir."
“Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa onu eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.” (Hz. Muhammed s.a.v)
Zahiri ilmi olup, bâtıni ilmi olmayan kimse eli, ayağı, gözü, kulağı olup da kalbi olmayan kimseye benzer. Kalp olmayınca ne el tutar ne ayak, ne göz görür ne de işitir kulak.