İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt

İmam Gazali

İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt Posts

You can find İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt books, İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt quotes and quotes, İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt authors, İhyâu Ulûmi’d - Dîn - 4. Cilt reviews and reviews on 1000Kitap.
ALLAH'ım! Sen hayır ve şerri yarattın ve bir kısım kullarını hayırda, bir kısmını da şerde kullandın. Beni hayırda kul andığın kullarından eyle.
Ferkad es-Sencî şöyle demiştir: "Mü’min bir işi yapıp yapmama konusunda karar verirken ALLAH Teâlâ'yı murâkabe eder; münafık ise bu durumda insanları düşünür."
Reklam
Süleyman İbni Ali şöyle demiştir: "Bir günah işlediğin zaman, ALLAH Teâlâ’nın seni gördüğüne inanırsan gerçekten saygısız, arsız ve utanmaz bir mahluksun. O'nun seni gördüğüne inanmazsan o zaman da kâfirsin."
Yezid İbni Hars şöyle demiştir: "İçle dışın bir olması sıdktır; için dıştan daha iyi olması sıddıklıktır; dışın içten daha iyi olması ise yalancılık ve sahteciliktir."
Kıssa
İsrailoğulları döneminde bir abid, kendi kulübesinde ibadetle meşgul iken, bir topluluğun bir ağaca taptıklarını görmüş. Bunların yaptıkları bu yanlış işe kızmış ve baltasını alıp ağacı kesmeye gitmiş. Giderken, iblis yaşlı bir adam suretine girip karşısına çıkmış ve bu teşebbüsünden vazgeçmesini istemiş. Abid, vazgeçmeyeceğini söyleyince
ÂbdULLAH İbni Mes’ûd (ra) şöyle demiştir: "ALLAH Teâlâ'yı sevip sevmediğinizi Kur’ân'la deneyin. Eğer Kur’ân'ı seviyorsanız, ALLAH Teâlâ'yı da seviyorsunuz. Onu sevmiyorsanız, ALLAH Teâlâ'yı da sevmiyorsunuz." Çünkü Kur'ân, O'nun sözü ve kelâmıdır. Ancak Kur'ân'ı sevmek de iddiâ etmek şeklinde değil, onun emirlerine uymak şeklinde olur. Nitekim geçen âyette, ALLAH Rasûlü’nü sevmek de ona uymak lafzıyla ifade edilmiştir. Çünkü bunları sevmenin gayesi, onların rehberliğinde ALLAH Teâlâ'ya doğru bir şekilde kulluk etmektir
Reklam
Ancak nasıl ki, bir şeyi görememenin birbirine zıt iki sebebi vardır. Bunlardan birisi ışığın azlığı, diğeri de onun çokluğudur. Tıpkı bunun gibi, bir şeyi bilememenin de birbirine zıt iki sebebi vardır. Bu sebeplerden birisi, o şeyin gizli olması, delil ve şahidlerinin bulunmaması, diğeri ise onun çok açık olması ve her şeyin ona delil ve şahid durumunda bulunmasıdır. Çoğu insanların varlığı çok açık olan ALLAH Teâlâ'yı bilememeleri bu ikinci sebeptendir. Çünkü zerrelerden güneşlere kadar küçük büyük, yakın uzak bütün varlıklar O'nu gösterirler. Böylece, O'nun varlığı, tıpkı sonsuz şiddette olan bir ışığın altındaki bir şey gibidir. Çıplak ve zayıf gözler bu şeyi, çok açık olmasından dolayı görmedikleri gibi, ilim ve 2826 marifetle takviye edilmeyen zayıf akıl ar da bu durumda olan ALLAH Teâlâ’nın varlığını algılamaktan âciz kalırlar.
Yaratıklarda tefekkür etmenin Yaratanın tanınmasını ve O'nun ilim ve kudretinin bilinmesini nasıl sağladığını anlamak için en küçük bir yaratık olan sineği düşünmek yeterlidir. Çünkü bu küçük ve çoğu kimsenin tiksindiği yaratık, hacminin küçüklüğüne rağmen, ALLAH Teâlâ’nın büyüklük ve azametini dev bir ayna ve akran gibi gösterir. Bu en küçük
ALLAH Rasûlü (sa) şöyle dua etmiştir: "ALLAH'ım! Bana seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve sevgini kazandıran şeyleri sevmeyi nasip et ve bendeki sevgini susamış insanın soğuk su sevgisinden daha şiddetli kıl."
"İnsanların en zengini olmak isteyen, 2715 ALLAH Teâlâ'ya güvenip O'na tevekkül etsin." (Hâkim, Beyhakî) ALLAH Teâlâ Dâvûd (as)’a şunu vahyetmiştir: "Ey Dâvûd! Kulum bana tevekkül ederse, bu durumda bütün sebepler toplu hâlde onun aleyhinde işleseler, ben ona bunların içinden bir çıkış halk ederim."
109 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.