Türk kadınının yalnız peçesi açılmış başıyla değil, başının içindeki kültürle de büyük yarınlara hazır olması gerektiğini ihsas ettirmekten geri kalmıyordu.
Eleştirecek başka bir yön bulamayınca eşinin giysilerini polemik konusu yapan 1923 yılı muhalefetinin incitmeye çalıştığı Gazi Paşa, büyük devrimlerin ışığında Latife Hanım'ı elbette ki kara çarşafın içine sokamazdı.
"Sevmek. Hanımefendi, sevmeye vakit bulabildik mi? Bir ömür çeşitli mücadeleler içinde geçti. Dağ, dere, tepe... Çadırda, karargahta ömür süren bir askerin sevmeye vakti kalır mı?"
Özel yaşamında çok sakin, çok temkinli ve efendi bir insandı. Bir kere bilmem ki ben odaya gireyim de Atatürk ayağa kalkmasın. Halbuki ben o zaman on dört-on beş yaşında bir çocuğum. Herkese karşı müthiş saygılıydı.
Latife Hanım: " Atatürk'e ait bir eser yazmak istedim. İşe, bütün dünya büyüklerinin hayatını tetkikle başladım. Onları okudukça ve tanıdıkça Atatürk gözümde daha çok büyüdü. En nihayet şuna kani oldum ki Atatürk yazılamaz, anlatılamaz... "