Çıkarın varsa adaletsiz davranmak, uluslararası bir ilke haline getirilmiştir.
Bu ilke de, elbette, güçlü olanların yararına ve çıkarına işlemiştir.
Sömürgeciliğin meşruiyet silahı olarak kullanılan bu ilke, halihazırdaki uluslararası ilişkilerde de, güçlü olanların zayıflar karşısındaki silahları haline gelmiştir.
Başka bir söyleyişle, arkanda, seni yeteri kadar destekleyebilecek bir gücün bulunuyorsa adaletsizlik yapma ''hakkını'' elde edebilirsin; daha da başka bir söyleyişle, böyle bir durumda adaletsizlik yapmak meşru ve mubahtır.
İslam, kendi bünyesinin üretimine açık ve uygun taleplerde bulunurken, onun meselelerini çözme adına, yabancı ıslahat programlarını uygulamaya yeltenmek, İslam düzenini ortadan kaldırmakla eş anlamlı olur.
Batı aslında bugün kendi başının derdindedir. Kendi iç huzursuzluğunun verdiği bir huysuzlukla , umutsuz bir telaşla bütün dünyayı rahatsız edip durmaktadır.
Osmanlı Devletini öldüren batı bu öldürme olayıyla kendisini kurtaracağını sanıyordu. Oysa dünyanın şirazesiydi Osmanlı Devleti; dünya şirazesinden kopunca darmadağın oldu , dengesini adamakıllı yitirdi.