Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İki Şehrin Hikayesi

Charles Dickens

En Eski İki Şehrin Hikayesi Sözleri ve Alıntıları

En Eski İki Şehrin Hikayesi sözleri ve alıntılarını, en eski İki Şehrin Hikayesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yüksektekinin nefretle anılması aşağıdakilerin, ellerinde olmadan, yüksektekilere saygı duyması demektir.
Sayfa 152 - Armada Kitap
Geniş ayrılıklardan olduğu gibi karşılıklı sevgilerden de akıl ermez durumlar doğabilir. Karşılıklı sevgilerde taraflar anlaşılmaz, duygulu, etkilenmesi güç olurlar.
Sayfa 168 - Armada Kitap
Reklam
Nasıl ki insan birazcık bilgiyle bir ışını ayırabiliyor, yapısının özelliklerini bulabiliyorsa, biraz daha akıllı kafalar da şu dünyamızın üzerinde yaşayan her sorumlu yaratığın düşüncesini, davranışlarını, iyi kötü yanlarını dünyamızın loş ışığı altında rahatça okuyabilir.
Sayfa 220 - Armada Kitap
Salgın zamanlarında içimizden hastalığa karşı gizli bir yakınlaşma duyarız; bu hastalıktan ölmeyi istemek gibi korkunç bir geçici hevese kapılırız. Hepimiz de içimizde buna benzer inanılmaz duygular besleriz. Bunları harekete geçirebilmek için de durumun uygun olması yeter.
Sayfa 352 - Armada Kitap
Devrimden önce Fransa
Öylesine nazik öylesine duygulu bir kişiydi ki, onun için Komedi ile Büyük Opera, devlet işlerinin yanında, Fransa'nın bütün ihtiyaçlarından daha büyük bir yer tutuyordu. Halkın işleri üzerine de Beyefendi Hazretleri'nin gerçekten soylu bir düşüncesi vardı ki o da, her şeyi kendi havasına bırakmaktı. Kendi kudretine, kendi cebine eklenmeliydi her şey. Kendi genel, özel zevkleri için de gerçekten soylu bir düşüncesi vardı ki o da, dünyanın bunlar için yaratılmış olduğuydu.
Araba, sokakları yıldırım gibi geçip köşeleri rüzgar gibi dönerek, önünde kadınların çığlıklarına, erkeklerin birbirlerine sarılmalarına, çocuklarını yoldan uzaklaştırmaya çalışmalarına aldırmadan gidiyordu. En sonunda, bir çeşmenin yanındaki köşeyi dönerken arabanın tekerleklerinden biri acı bir gıcırtıyla durdu, bir çığlık koptu, atlar ileri atıldılar. Beyefendi, sakin sakin dışarıya bakarak: "Ne oldu?" diye sordu. Paçavralar içinde çekingen bir adam: "Özür dileriz Beyefendi!" dedi. "Ezilen bir çocuk da..." "Peki, bu adam niye böyle haykırıp duruyor? Çocuk onun mu?" "Özür dilerim, Bay Marki, ne yazık ki öyle." "Kendinize de , çocuklarınıza da bakmaktan ne kadar acizsiniz, şaşıyorum!" dedi. " Hep böyle yol ortasına çıkıveriyorsunuz. Atlarıma ne gibi bir zarar verdiğinizi de bilemem. Dur bakayım. Al şunu ona ver." ( Ölen çocuğun babasına vermek üzere yere bir altın atar)
Reklam
Kral ve kraliçeye tezahürat yapan adama söylüyor
Defarge, adamın kulağına: "Sen tam bizim aradığımız adamsın!" dedi, "Bu budalaları her şeyin hep böyle sürüp gideceğine inandırıyorsun. Ondan sonra da bunlar daha da küstahlaşıyorlar; böylece, son da biraz daha yaklaşıyor, elbette."
"Aradan uzun zaman geçmediği olmuş mudur hiç? Öç almak, ceza vermek uzun zaman ister. Kural böyle."
Gelecek tasalarla doluydu ama, bilinmeyen bir gelecekti bu; belirgin olmayışında da bilinçsizce bir umut vardı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.