Edebiyat dünyasının "Dickens'ın en büyük tarihî romanı", yazarın kendisinin ise "yazdığım en iyi hikâye" diye tanımladıkları yapıt, Fransız Devrimi'nin Terör döneminde, Paris'in öfkeli, kana bulanmış sokaklarında, giyotinin gölgesinde yaşamak zorunda kalan bir grup insanın hayatına odaklanır.
İki Şehrin Hikâyesi, hem klasik edebiyatın zirvelerinden hem de tarihin en güçlü hikâyelerinden biri diye nitelendirmişler ama bana göre çok dağınık bir olay örgüsü var, tabi bu çevirmenden de kaynaklı bir sebep olabilir çokta elle tutulur bir yanı olduğunu sanmıyorum beğenmedim.