Kültür ile Medeniyet Arasında

İkondan Kanona

Besim Dellaloğlu

Quotes

See All
Bir kesimin kendini Batılı", diğer bir kesimin kendini "Doğulu" gördüğü bir toplam "modern" olabilir mi? Batı'da Bach dinleyene "muhafazakâr" denir mi? Ama bizde Dede Efendi dinleyene denebiliyor. Batı'da Mevlana okuyana "Doğu hayranı yozlaşmış aydın" deniyor mu? Ama bizde Shakespeare okuyana denebiliyor. Bir farkla elbette: "Batı hayranı yozlaşmış aydın".
Modernleşme projesi Türkiye'de laikleşmiş bir toplumsal taban yaratmıştır. Ama bu dindarların siyasallaşması pahasına olmuştur. Biraz önce söz ettiğim Ahmet Hamdi Tanpınar hakkındaki kitabımda, Türkiye'nin modernleşmeden modernliğe doğru hareket ettiğini iddia etmiştim. Aynı şeyi teoloji-politikten, ekonomi-politiğe hareket şeklinde
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Gelenek sadece nesilden nesile bir geçiş ya da yumuşak bir aktarım süreci değildir; aynı zamanda geçmişteki deha ile şimdiki yönetimler arasında bir çatışmadır ve kazananın ödülü de edebî olarak hayatta kalmak ya da kanona dahil olmaktır.
Çok daha geniş ve derin bir entelektüel kamusal alana ihtiyacımız var. Üstelik bu alanın mümkün olduğu kadar diyalojik olması, farklı mahalleler arasında geçişkenlikler içermesi lazım. ve bu ülkede birilerinin kendi mahalleleri, ideolojileri kadar bu alanı savunmasına ihtiyaç var. Ancak bu şekilde nitelikli eleştiri üretebiliriz. Nitelikli eleştiri üretmekle, nitelikli fikir üretmek, nitelikli toplum, nitelikli hayat üretmek aynı şeydir. Bunun için öncelikle kanonik bir bilince ihtiyacımız var. Herkes istediği fikre, ideolojiye, harekete ait hissedebilir ama bütün bunların içinden geçen, iletişimi mümkün kılan bir yanımız da olmalı. Türkiye'de birçokları yerlilikten, gelenekten söz ediyor ama bence eksik olan bu "kanonik bilinç”.
Sayfa 139Kitabı okudu
Türkiye'de "laik" ve "seküler” sıfatları kabuk bağlamış ve siyasallaşmıştır. Türkiye'de dindarlık artık siyasi bir kimliğe dönüşmüştür. Devletin bir sıfatı olması gereken laikliğin bir siyasi kimlik haline gelmesi gibi, dindarlık da bir siyasi kimlik olmuştur. Bu anlamda din ve siyaset alanlarını birbirlerinden ayırt etmek neredeyse mümkün değildir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Türkiye'de eğitim belki de II. Mahmut'tan beri daha çok meslek ve uzmanlık çerçevesinde düşünülüyor. Onun üzerinden bir Tanzimat, iki Meşrutiyet, bir Cumhuriyet, sayısız darbe ve yeni anayasa gündeme geldi. Ama bu bakış bence hiç değişmedi. Oysa bu maarifin sadece bir yanı olabilir. Bildung yani maarif kaliteli insan yetiştirme faaliyetidir. Türkiye'nin en önemli genetik açığının burada olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
Türkiye'de sosyolojinin kurucusuyla, cumhuriyetin fikrî kurucusu aynı kişidir! Bu bile sadece, sosyolojinin devletle ne kadar bağlı olduğunun bir işaretidir. Bunun konumuza etkisi sosyolojinin uzun yıllar sekülerleşmeyle, laikleş(tir)meyi birbirine karıştırması olmuştur. Buna tepki duyan İslamcı sosyologlar/ilahiyatçılar ise, Türkiye'de dindarlığın kamusallaşmasını, yani sekülerleşmesini, ilginç bir biçimde sekülerleşme kuramlarının çöküşü olarak okumuşlardır.
Sayfa 121Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.