Toplu Eserler 2

İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası

Sabri F. Ülgener

Öne Çıkan İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası Gönderileri

Öne Çıkan İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası kitaplarını, öne çıkan İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası yazarlarını, öne çıkan İktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet Dünyası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne var ki Batı'da tüccar ve özellikle sermayeci uzun bir gelişme sonunda yine de ayrı bir sınıf olarak belirme şansını elde etmiş; hatta kendilerinden pek de hoşlanmayan devlet ve kilise karşısında yerine göre dik başlı bir topluluk halinde mevki alabilmiştir. Bizde ise, görünüşe bakılırsa, iş adamı diyebileceğimiz bir tabaka nüfûz ve iktidar sahiplerinin (ümerâ ve ulemânın) kâh kayırıcı, kâh kahredici davranışı karşısında ufala ufala istiklâline hiçbir zamanın kavuşamadan sinsi ve sığındı halini daha uzun zaman sürdürecektir.
Sayfa 260
Ortaçağ ahlâkı da her büyük ahlâk sistemi gibi insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütün manzarası gösterir. Dışarıdan bakınca ayrı ayrı unsurları mantıkî bir sıra içinde birbiri ile örülüp dokunmuş ve hepsi birden tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde âhenkleştirilmiş bir bütün. Bu ahengi kuran ve yöneten ana fikir, devrin karakteri icabı, din ve ilahiyattır.
Sayfa 58
Reklam
Ortaçağ insanının nazarında eşya, taşıdığı emek ve zahmete göre değil, istihlâki sırasında tattıracağı hazza göre kıymetlenir; daha kısası, çalışma ve kazanmanın verdiği iş zevkinden ziyade harcama ve tüketmenin getireceği "ağız tadı" baskın çıkar. Onun içindir ki, el emeği asırlar geçtikçe en düşük değer seviyesine kadar alçalırken, istihlâk hevesi, hem de konak hayatına has ifratlarıyla (bol yaşama ve harcama, bol evlât ve ayal vs.) halk ruhiyatından, hiçbir zaman sökülüp atılamamıştır.
Sayfa 244
İçtimaî ve siyasî hayatta vaz geçilemez bir fazilet örneği gibi tutunmuş ve yerleşmiş kelimelere yol üstünde rastladıkça, hoşa gitmeseler bile kalıp hâlinde atılamadıkları için, mânâlarına inmek ve değiştirmek, bugünkü rejim kavgalarının dahi tuttuğu dikenli ve dolambaçlı yolu teşkil etmektedir. "Demokrasi" ile en küçük ilişiği olmayan rejimlerin "halk demokrasileri ve cumhuriyetleri" sözünü kullanmaktan vaz geçememeleri, yukarda anlatılan halin ibret verici misâllerinden biri olsa gerektir.
"Mal ömrün huzur ve asayişi içindir, ömür mal cem'eylemek için değildir!" demişti Sadi. Yaşamaktan murat huzur ve selâmet içinde ömür sürmek olduğuna göre, iktisadî faaliyet o gayenin emrine lüzumlu vasıtaları -geçim imkânlarını- hazır tutmakla mükellef demektir. Bu madûn mevkii aşarak, başlı başına bir gaye olmak iddiasile diğer kıymetler üstüne sivrilen kazanç faaliyeti anormal, marazî bir bünye gelişmesinden (hypertrophie'den) farksızdır. Böyle bir gelişmenin yükleyeceği ağırlık altında ezilmek, hüviyetini kaybetmek korkusunu doğurur.
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.