İletişim Çatışmaları ve Empati

Üstün Dökmen

İletişim Çatışmaları ve Empati Quotes

You can find İletişim Çatışmaları ve Empati quotes, İletişim Çatışmaları ve Empati book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Eski İstanbul'daki pazar esnafının "laf atma" üslubu pek ünlü imiş. İmalı iletişimin örneklerinden olan bu laf atmaları, örtük etkileşim sayabiliriz. Söz gelişi, muşmula adlı meyvenin iki adı daha varmış; döngel ve beşbıyık. Eğer yaşlıca bir hanım geçiyorsa pazarcı "muşmula" diye bağırırmış; genç bir hanım geçiyorsa "döngel, döngel" diye, genç erkekler geçtiğinde ise "beşbıyık" diye bağırırmış.
Reklam
Bizde kızlara, oğlanlara oranla daha fazla kızılır. Bir erkekle ·kadın evlilik dışı ilişkide bulunsalar, komşu teyzeler öncelikle kadını suçlarlar. Erkeğin annesi de "0 kör olasıca oğlumun aklını çeldi" der. Öyle ya, erkekler melek gibidirler: kapları kırmazlar, ipleri koparmazlar, kadınların aklını çelmez­ler. Bu yüzden kızlara/kadınlara daha fazla kızılması gerekir. Hani bazen dilimizde cinsiyet belirten "kız" kelimesinin "kız­mak" fiilinden gelip gelmediğini merak ediyorum.
Sayfa 118 - Sistem YayıncılıkKitabı okudu
Çocuk-Anababalar Toplumundan Yetişkinler Toplumuna, belki de ilerde Empatik Topluma giden yolumuzda, Atatürk önemli bir isimdir. Aklı kullanmayı, pozitif bilimi, özetle Yetişkin olmayı, toplumumuzun gündemine getirmiştir.
Sayfa 285Kitabı okudu
With this, they begin studying not for themselves, but for “others”.
3 benlik durumu yerine ve zamanına uygun kullanılmalıdır
Çevresine sürekli olarak Anababa benlik durumundan mesajlar veren bir kişi, zamanla, yargılayıcı, otoriter, dediğim dedik, yüzü gülmez bir insan haline gelebilir. Yalnızca Yetişkin yanını sergileyen bir kişi giderek, bir robota dönüşebilir, mantıklı fakat tatsız tuzsuz bir insan haline gelebilir. Sadece Çocuk benlik dururmunu kullanan birisi ise, toplumsal ve fiziksel gerçeklerden uzak, yalnızca kendisiyle ilgili bir insan olur.
Reklam
“Everyone tries to change the world, but no one wants to change himself.”
İnsanların, yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa, gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
:D
Bizde, bir genç sınava girer, annesi, babası, halası, dedesi, ninesi kapıda bekler.
Anadolumuzdaki bir şehirde veya bir kasabada liseyi bitiren bir genç, bir başka şehirde üniversitede okumaya gittiğinde, arkasında, ma­hallesinin/kasabasının desteğini ve baskısını hisseder. Bu des­tek genci çalışmaya güdüler; fakat baskı ise kaygısını artırır. Memlekette insanlar, sokakta babasına gencin üniversitedeki durumunu sormaktadırlar; (baba, bunu lisan-ı münasiple ço­cuğuna iletir). Lisedeki öğretmenleri gencin durumunu sormaktadırlar. Hatta kaymakam, babasına "senin çocuğun ders­leri nasıl?" demiştir. Bütün kasaba onunla iftihar etmekte, ba­şarısıyla yakından ilgilenmektedir. Bu gencin, artık yalnızca kendisi için çalışmaya hakkı yoktur; çünkü herkes ona umut bağlamıştır. Genç, bir dersten zayıf alırsa ya da sene kaybederse, ailesi başta olmak üzere yüzlerce insan hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bu düşüncelerle derslerin başına oturan genç omuzlarında büyük bir yük hissetmektedir. Bu yük onun kay­gısını artırır. Aşırı kaygı ise öğrenmeyi güçleştirir. Bu yüzden bir öğrencinin, çalışma sebepleri arttıkça, akademik başarısı da düşer.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.