İlimler ve İdeolojiler

Kolektif

İlimler ve İdeolojiler Gönderileri

İlimler ve İdeolojiler kitaplarını, İlimler ve İdeolojiler sözleri ve alıntılarını, İlimler ve İdeolojiler yazarlarını, İlimler ve İdeolojiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
307 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İlimler ve İdeolojiler. Çeviren Fahrettin Arslan. İlim ve ideolojiler hakkında Avrupa'daki bilim adamlarının yazmış olduğu makalelerden oluşan bir kitabın çevirisidir. 13 yazar ve Cemil Meriç'in kitaba yazdığı bir önsözle giriş kısmından meydana gelmektedir. Kitap batılı bilim adamlarının ilim ve ideolojiye bakış açılarını yansıtmaktadır. İdeoloji nedir, bilim ve ideoloji, içtimai ilim ve ideoloji, ideolojilerin çöküşü, 2000 yılı gelecek ve ideoloji, dil ve ideoloji, ideoloji ve iktisadi hayat, ideoloji ve felsefe, faşist ideoloji, Amerikalı siyahlar bir ideoloji mi arıyor, ideolojiye karşı şahsiyetçilik, 20. Asırda bir kainat ideolojisi mümkün müdür, ideolojileşme ve ideolojinin nazariyesi gibi makalelerle özellikle bu alanda bilgi sahibi olmak isteyenlerin müracaat edeceği bir kaynak kitap niteliğindedir. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
İlimler ve İdeolojiler
İlimler ve İdeolojilerKolektif · Umran Yaynları · 19813 okunma
Şahıs, sürekli bir kendini aşıştır. Bütün hislerim, benim, benden daha ziyade bir şey olduğumun şahididir. -Ar ve hayâ şöyle der: vücudumdan daha ziyade bir şeyim. -Utangaçlık: jestler ve kelimelerimden daha çok bir şeyim, -Istihza ve mizah: fikirlerimden daha çok bir şeyim --Cömertlik: sahip olduklarımın ötesindeyim. Ancak, bu kendinden ötede oluş, kendını yapmak ve daima mükemmelleştirmek için musait şartlara ihtiyaç duyar. Bu mânâda, eğer siyasî değerler, mahıyetleri içinde on yüce degerler değıllerse, âcil durumda yıne de en başta gelenler onlardır.
Reklam
Adalet üzerinde teemmül etmek, aklın bütününün adalette nasıl tezahür ettiğini kabul etmektir. Aklın bütünü dediğimiz bu şey, sevgidir. Hukukî mefhumlar, bizi ebedî merhamet fikrine hergün daha çok yaklaştırabilmek üzere hep daha iyiye götürülebilen yapılardır. Müdrike nasıl aklın ifadesi ise, adalet de sevginin ifadesidir. Merhametli bir insan, adaleti ilerletisiyle bilinir; merhamet hissi yoksa, adaletsizlik kazanır zaferi. Bunun tersi, hukuk artık vazifesini yerine getırmedıği, yalnız şiddet fiillerini değil, siddetli halleri, sevgiye zarar veren durumları da emri altına almadığı zaman, olaylar, bilindiği üzere, kanuna karşı isyana kalkar, yani tam bir şiddet, başka bir hukuki mefhumlar yekünu isteyen yeni bir dili yeveleyerek, hukukî ve müessesevî şekiller karşısında zincirlerinden boşanır. Zira, bir ihtilalden arta kalıp yaşayan şey, hukuki yapıda Icra edilen köklü değişikliklerdir.
Trajik olan, Pascal’ın pek iyi müşahede ettiği gibi, insanın kendinden ve kendini gerçekleştirmekten başka bir şey isteyememesinden, kendinde eksik olsa da fıtratında olan şeyden kaçamamasindan doğan şeydir. Kendini istemek, veya kendini reddetmek, kendine ümit beslemek veya kendinden ümidini kesmek, Ikiem (kıys-ı mukassem) budur Işte, İntiharda bile bir ümit bulunabilir: ama inkâr, en büyük ümitsizliktir. Insanın kendine ve insanî olana en kâmil şekilde intisabını açığa vuran en yüce işaret. sürurdur. Varolmayı en yüce şekilde kabul edişten doğar. Saadet değıldir bu; zira saadet bîr hâldir, surür ise bir hareket, engelleri aşan, veya daha yerinde bir ifadeyle, onlan içine alıp kullanan bir yükseliş. Bu sebeple, kendinde yetersizlik, hattâ menfî yanlar diye mevcut her şeye rağmen, bu sürür tamamen tasvibîdir, müspettir. Bu tasvip, tasdiktir. Düşünce plânında olduğu kadar, fill plânında da beşerî mevcut oluş. işte bu temellî tasdikten fışkırır.
’Faşîst ideodojinin bir başka yüzü daha var; bu yüzünde başka aldatıcı temalar da vardır ki, onlarsız bu ideolojinin, böyle oldukça geniş bir içtimaî tabanı nasıl fethedebildiğinî anlamak mümkün değil. Ewelâ, antikapitalist olduğunu kaydedelim. Gerçi, söz konukonusu olan. lâfta blr antikapitalizmdir, ama işçiden yana, aşırı zenginliğe, vatansız tröstlere, Paris’in ve New York'un büyük ve bencil zenginlerine karşı mücadeleden yana bir çehresi vardır. Üreticilerin el emeğini, bundan istifade edenlere karşı göklere çıkaran bir antikapitalizmden yanadır. Tabiî olarak, böylece, yabancı düşmanlığıne ve ırkçılığa kayar, ve gerçekte bu antikapitalizm, kâr esası üzerine kurulu bir iktisadî sistemin cezrî bir tenkidi olmaktan ziyade, bir hayat tarzının veya yabancı kapitalizmlerin, dahası kapitalizmin aşırılıklarının bir tenkididir daha çok. Bununla beraber, bazan daha da ileri gidilir. İşte o zaman korporatizm (meslekî teşekkülcülük) ve nasyonalsosyalizm mefhumu ortaya çıkar. Korporatizm tem'ası, faşist italya’da böylece, zaferler kazanan îdeolojik bir silâh vazifesi görmüştür. Mussolini v-e bütün faşist sol». korporatizmin. kapitalizm ve sosyolizmin aşılması demek olduğu. «birinden de öbüründen de, hayatî olarak ihtiva ettiklerini miras olarak» devraldığı şeklinde hükümler vermektedir. Korporasyoncu hâl yolu, “işveren sanayici üneticllere tevdi edilen üretimin disiplinin hallidir, ancak, üretici derken işçileri de kastediyorum.» der Mussolini.
-1856 da «Bir ülkenin servetini yapan altın ve gümüş bolluğu diye yazan Jean Bodin'e atfedilir umumiyetle; bu ifade tam bir merkantilistin kanaatini gösterir. Şimdi de Harold Laski’yi dinleyelim: «Bodin, insan ile Allah arasındaki münasebet yerine insan, ile insan arasındaki münasebeti, sosyal ilmin temeli yapanlardandır. Bu satırlar belki biraz önce söylenmelîydi ama, onları burada zikretmemizin sebebi, Iki asırlık uzun ve faal bir yarıştan sonra, Allahsız bir iktisat, hürriyet içinde, kelimenin tam mânâsıyla «zincirden boşanmış» bir kapitalizm çağına fiilen girmiş bulunmamızdır. Bu açıdan bakıldığında, XIX. asır büyük çağ olarak kalacak ve bize eşi menendi bulunmaz bir numune sunacaktır. Bu asırda her şey apaçık, her şey yerli yerinde. kusursuz bir mantıkla, herkes rolünü mükemmel oynuyor; tarihte, bundan daha mükemmel oynanmış bir iktisat tiyatrosu olamaz. Her biri tam bir tipi temsil eden iki ideoloji karşı karşıyadır bu tiyatroda: bir yanda zarif duygular, öte yanda boş mideler. Burjuvazi ve proleterya, hiçbir ortak husus olmaksızın, 'kendi değerlerim îlân eder: birîncinin yeri çarşı pazar, öbürünün kaldırım; ara unsur yok. renklerin birbirine karışması yok, yabancı madde yok: kuvvetli olan kazansın, o kadar!
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.