Bir resim sergisi gezdikten sonra okudum kitabı. Sergide küratör ve on beş kişi, eserlerin başına tek tek gidip sanatçının ne anlatmak istediği üzerine sanatçıyla söyleşide bulunmuştuk. Elini çenesine götürüp "hımm" diye bakan insanların arasında kendimi yabancı hissetmiştim.
Sonra bunu okudum. "İlim ve sanatlar, insanların daha erdemli olmasına katkıda bulunmuş mudur, bulunmamış mıdır" sorusunun cevabı niteliğindedir aslında kitap. Her ne kadar çoğu söyleminde aşırıya kaçmış olsa da (matematik, fen bile gereksiz demiştir) özünde söylemek istediği şeyler doğrudur, güzeldir. Tam olarak bir görüşü savunması gerektiğinden (eserin yazılış doğasına uygun olarak, bir nevi münazarada bir tarafı savunma kitabıdır) aşırılıklar göstermiştir, o kadar. Özetle tarlasını sürüp topluma yarar sağlayan ahlaklı bir çiftçi, ürünü sadece belli bir zümreye hitap eden sanatçıdan çok daha faydalıdır insanlık için. Resmedilmiş eserler hiç resmedilmemiş olsaydı da olurdu, insanlık bir şey kaybetmezdi.
On beş tane insanın, resim sergisindeki eserler hakkında, sanatçının ne anlatmak istediğiyle ilgili konuşmasının bir faydası yoktur. Bir şey güzeldir, çirkindir. Doğanın kendisi varken ortada natürmort bir eserin insanlığa kattığı pek bir şey yoktur.
Hala sanat eserlerini severim, sergileri de severim ancak bu kitap ciddi bir bakış açısı kazandırmıştır.
Ayrıca, Avrupa'nın ne kadar medeni olduğuyla ilgili çok güzel özeleştirileri bulunur. Mutlaka okunmalıdır.