Sparks, İlk Bakışta Aşk ile Sevdiğimiz insanları ne kadar tanıyoruz? sorusuna cevap arıyor. Aşk, ihanet, yeni başlangıçlar getiren bitişler, neşeye dönüşen trajediler ve sonsuz aşk sezgisi... Hepsi bir arada bu yazın en romantik romanına dönüşüyor. Nicholas Sparks çok sevilen romanı Aşka İnanınca´nın iki karakterine yeniden hayat veriyor ve bu olağandışı aşk efsanesi devam ediyor.
Jeremy Marsh´ın hayatta yapmayacağına yemin ettiği birkaç şey vardı aslında. New York şehrinden asla ayrılmayacaktı. Bir evlilikte başarısız olduğu için, kalbini başka birine kolay kolay açmayacaktı. Ve tabii en önemlisi, kesinlikle yeniden birinin kocası olmayacaktı. Ama işte işe bakın ki, Jeremy şimdi Kuzey Carolina kasabası Boone Creek´te yaşıyor, Lexie Darnell ile evlenmek üzere ve kızının doğumunu bekliyor. Ancak tam hayat mutlu mutlu yeni düzenine kavuşuyor derken huzur kaçıran, gizemli bir e-posta bilgisayarına yerleşip eski yaraları deşiyor ve genç çiftin hayatını sonsuza dek değiştirecek bir dizi olay devreye giriyor. Nicholas Sparks, evrensel romantizmin yeni kralı ve sahip olduğu değerler ile bizi kaybetmek üzere olduğumuz bazı şeylere sımsıkı tutunmaya davet ediyor.