Duygularımızdan kaçıyoruz. Duygularımızı saklıyoruz.. En yakınımızdakilerden, en çok sevdiklerimizden saklıyoruz. Annemizden, babamızdan, çocuklarımızdan, sevdiklerimizden. Önyargılarla, baskılarla kilitliyoruz yürekleri. Çok mu zor sevdiğimizi söylemek?
Oysa insana en yaraşan duygu değil mi sevgi?
Duygularımızdan korkuyoruz, sevmekten korkuyoruz. Kaygılarımız yüzünden ne korkular öğretiyoruz çocuklarımıza; o küçücük, sımsıcak yürekleri dondurmak istercesine.
"Sevginin ilk tohumları taptaze filizler verirken yüreklerde, küçücük taze sürgünler çiçeğe durup yeşerecekken koparıvermek niye bu çiçekleri.. Kırmak, incitmek, üzmek niye? Kaybettikten sonra üzülmek yerine, güzellikleri kaybetmemek için biraz daha su verebilsek sürgünlere.. En azından anlayabilsek birbirimizi, hiç acımasa yürekler."
Bir tutam hoşgörü bekleyen gencecik bir yürek... Ilgın'ın öyküsü İLK ÇOCUK YÜREĞİM, pişmanlığın acı tortusuyla yüreği sevgi sevgi atan bir gencin öyküsü....
ÇİLER GAZEL
Ağustos
2001