Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlkçağ'da Doğa Felsefeleri

Arda Denkel

İlkçağ'da Doğa Felsefeleri Sözleri ve Alıntıları

İlkçağ'da Doğa Felsefeleri sözleri ve alıntılarını, İlkçağ'da Doğa Felsefeleri kitap alıntılarını, İlkçağ'da Doğa Felsefeleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Felsefenin ve bilimin temel amacı bilmektir.
Sayfa 231Kitabı okudu
Günümüz doğa biliminin ulaştığı sonuçlar İlk Çağ'ınkilerle ne ölçüde benzer ya da uzak olursa olsun, gerçekliğin araştırmasının ölçeği küçülüp ayrıntıya indikçe varlığın daha soyutlaşıp belirsizleştiğinin saptanmış olduğunu ileri sürmek için yeterli bir gerekçe bulunduğu kuşkuludur. Çünkü miyop bir gözle izlenen filmin net olmamasının geçerli bir açıklaması bu gözün verileriyle sağlanamayacaktır.
Reklam
Diallelus [petitio principii]:
Dil ve düşünceye ilişkin olarak iyi bildiğimiz bir olgu, somut dünyayı ilgilendiren bir önerme yaptığımızda, tikel nesneler ya da bunlardan oluşan çeşitli öbekler üzerine bir şeyler söylüyor olduğumuzdur. Hakkında konuşulan şey özne, onun hakkında söylenen şey de yüklemdir : «Sokrates, şöyledir» ya da «İnsan şöyledir» dendiğinde, böyle bir tikel ya da tikeller öbeği üzerine konuşuyoruz; birinin ya da öbürünün «şöyle» olduğunu (nitelik, nicelik vb. taşıdığını) söylüyoruz.
Sayfa 213Kitabı okudu
XV. NESNELER VE DOĞA
Eğer nesneyi o nesne yapan, yani onun doğası, nesnenin yapımına giden malzemeden baş- ka bir şey değilse, bu malzemenin (özdeğin) düzeni ya da formu, ancak ilinekseldir. Öz denilen şey de formun içinde yer aldığına göre, bu yaklaşım açısındadır. Öz, özsel olmayacak, yani öz diye bir şey söz konusu olmayacak. Bir başka deyişle nesnenin doğasını yalnız başına özdek ile özdeşleştirmek, özcülüğü dışlayan bir tutumdur.
Sayfa 189 - Materyalizm böylelikle kendi kendini çürütüyor diyemez, çünkü böyle düşünmezler.Kitabı okudu
Boşver ağabeyi.. Vallaha kafayı yersin..
Platon'un şimdi çözmesi gereken sorun, bu varlığa gelişin koşullarının ne olduğudur. Tikeller nasıl varolur, nasıl varlığa gelirler? Bunu daha önceki yapıtlarında yaptığı gibi, yalnızca idealada açıklayabilir mi?
21. Bölümdeki uslamlamanın formel yönden sınanmasına  yardımcı olan Sayın Doç. Dr. Yalçın Koç'a, 22. Bölümü okuyup sağduyu ve fizik bilimi açısından değerli eleştiriler yapan  Sayın Prof. Dr. Ömür Akyüz'e (...) şükranlarımı sunarım. XXI. ÖZDEK ve NESNE XXII. EK : ATOMCULUK ve YENi ÇAĞLAR
Reklam
Denkel'den Wittgenstein'ın safsatasını görmek üzdü :-\
Değişim konusunun tartışılabilir bir konu olması, bunun gerçek bir şeye karşılık olmasına, yani algıladığımız değişimin bir yanılgı olmamasına bağlıdır.
Bir Aristocu daha çıktı
Orta Çağ'da Duns Scotus'un yaptığı haecceitas (buluk) ve quidditas (şöylelik) ayrımı da, Aristotelesçi form  kavramındaki aynı zenginliği yansıtır.
Öz, formun, nesne aynı töz olarak kaldıkça değişmeyen  yönüdür. Dolayısıyla formda özü bulmak başkalaşım ile  tözsel değişimin kesin çizgilerle ayırt edilebilmesiyle olanak kazanır. Birbirlerine zincirleme olarak bağlı olan bu  ayrımlar Aristoteles'in gerçekleştirmeyi başardığı büyük  felsefi bireşimi temellendirir. Çünkü Aristoteles, 5. yy  filozoflarının «şey»leriyle, hacası Platon'un ideacı varlıkbilimini, somutlar düzeyinde bireşime ulaştırmaktadır.  Platon bir yandan Parmenides'in sorununu karşılayan idealar kuramını, bir yandan da 5. yy felsefelerini sürdüren,  Timaios'taki somut doğa ontolojisini, kesin bir ikicilik ile  birbirinden ayırarak geliştirmiştir. Aristoteles ise kendi  ulaştığı bireşimde, karşısındaki bu ikiliği iç içe örmüş,  bunu yaparken de Parmenides'in sorununu başarıyla karşılamıştır.
'Suda niye su tadı var'a kadar gider
Peki bir cisim olarak su molekülü nedir? Su molekülü  su değilse tür olarak nedir?
Reklam
Metafizik Zeta'nın 8. Bölümünde, varlığa gelişinin ne  türden bir şey olabileceği tartışılır. Aristoteles'in burada  savunduğu, varolduğu veya varlığa geldiği söylenebilecek tek şeyin birincil tözler, yani somut tikel nesneler olduğudur. Buna bağlı olarak Aristoteles özdeğin ve formların varlığa gelmesini olanak dışı sayar : Ne özdek ne  de form, meydana gelen şeyler değildir. Yalnızca bunla­rın bileşiği, yani nesne varlığa gelir.
Aristoteles, Elea filozoflarının «varlık birdir» savını öne sürerlerken «bir» ve «var» (ya da «dır») sözcüklerinin değişik anlamlarını birbirine karıştırdıklarını ve bir kez bu anlamlar açıklaştırıldığında savlarının çeşitli mantıksal güçlüklere götürdüğünü ortaya koymaya çalışıyor. ¹ Herhangi bir şeyin «bir» olduğu, hangi anlamda ileri sürülebilir? Aristoteles birbirinden farklı üç anlam saptıyor : « ... (a) sürekli olan birdir, (b) bölünmez olan birdir, ayrıca (c) özce aynı olan şeylerin de (örneğin «içecek» ve «içki») bir olduğu söylenir.» ² 1. Fizik, I. Kitap, Bölüm 2 ve 3 2. 185b7
Kuantum kuramını bilmeden ontoloji yapılabilir mi? Çok ilkel kalır!
Unutmamak gerekir ki, belirsizliğin olguda değil insanın deneysel ve kuramsal sınırlanmalarında olduğunu savunan gerçekçi yaklaşıma karşı, böyle bir yorumun kuram açısından çelişkilere götürdüğünü göstererek karşı çıkmak, mantıksal açıdan döngüsellik tehlikesi içindedir. Gerçekçi, insandan kaynaklanan bir belirsizliği öne sürüyorsa, kesinlik varsayımlarının, belirsizlik ilkesiyle temellenen kuramda çelişki doğuracağını buna karşı kullanmak, bir petitio principii olur. Gerçekçi yoruma karşı Kuantum Kuramı içinden yapılacak her türlü karşı çıkışın karşılaşabileceği bir tehlike, bir engeldir, bu. Öte yandan bu aşamada kuramın gerçeğe uygunluğunu kuramın dışından saptamak da söz konusu değildir. Kuantum Kuramı bu alandaki tek kavrayış aracımızdır. Bu gün için kuramın dışı, bilgi ve bilimin de dışı dır.
«Aristoteles'i yazarken karşılaşılan en güç sorun, açıklamanın sıralamasını kararlaştırmada doğar. Onun dizgesi ana çizgilerinde öyle iç içe örülüdür ki, bölümler karşılıklı olarak birbirlerini açıklarlar. A öğretisini anlamak  için B'yi bilmek zorunludur; ama bu nedenle önce B ele  alındığında, onun da A'ya değinilmeden açıklanamadığı  görülür.» - W. K. C. Guthrie, A History of Greek Philosophy, Cilt VI.  Cambridge U. P., 1981 s. 100
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.