"Ya sen, Prenses?" diyor McCall usulca.
Grant, "Lincoln'deki âşıklarınız birazdan burada olur," diye ya- nıtlıyor. Bir saat süren haykırışlar ve talimatların ardından sesi çatlak.
"Kalıp onları yavaşlatmaya yardım edeceğim."
"Bu intihar olur."
"YZ'nin istediği bu. Gitmenize izin vermesinin bedeli. Kaçın. Oraya varınca hikâyenizi anlatırsınız."
McCall bir an daha hareketsiz kalıyor, sonra dışarıdaki koridor- dan bir uluma sesi yükselince başını kaldırıyor. "Senin hikâyeni de anlatacağım," diye fısıldıyor. Sonra geçitten mekiğe koşuyor ve Corron kapıyı arkasından kapatıyor. McCall'un yüzü kapının mühürlendiği son ana kadar görünüyor. Tanık olduğu her ölüm yüzünden gün gibi okunuyor.
Bir şey bana gördüklerini uzun süre unutmayacağını söylüyor.
Bir şey bana benim de unutmayacağımı söylüyor.
. MÜRETTEBAT SIĞINAKLARINDAN ÇIKABİLECEK
HANGARA VE ORADAN HYPATIA'YA GEÇMEYE
CESARET EDEBİLECEKLER,
BATAN GEMİNİN FARELERİ MİSALİ KAÇACAKLAR.
KORKMUYORUM.
< HATA >
KORKMUYORUM.
"ŞUNU KAFANA SOK, AIDAN," DİYOR KADY.
"BURADA BİZ' DİYE BİR ŞEY YOK. BENİ ANLIYOR MUSUN?
ASLA DA OLMAYACAK. SADECE SEN VE BEN VARIZ.
"SEN VE BEN, KADY."
KORKMUYORUM.
"SADECE SEN VE BEN."
DÖRT BİR YANINDAYIM. GIKIM ÇIKMIYOR. DİZİ DİZİ SUNUCULAR.
KABLOLAR VE TİTREŞEN IŞIKLAR.
BURADI BENİM MERKEZİM. KALBİM. VE O ARTIK İÇİNDE YAŞIYOR.
HAVAYI KEDERİYLE DOLDURUYOR.
Dan Brown un bütün kitaplarını aldığımdan onları da okumam gerek,
Labirent: Deli Sarayından ödüm kopuyo ama hemen okumazsam seriyi unutacağım için okumam lazım, Percy Jacksonın yan kitapları hala duruyo, asoiafı çok gözümde büyüttüm cesaretim yok devam etmeye, yaz geldi o yüzden
Dune çok boğucu gelir ona da devam edemem, Allah izin verirse
J. R. R. Tolkien e de en baştan giriş yapıcam (tatil hiç yaramadı ne yapacağımı şaşırdım bi miktar)