"Burası bütün hayatını ilme adayan, gücünü ilmin yaygınlaşması ve öğretilmesi yolunda tüketen, din yolundaki eserleri övgüyle anılan ve ömrünün meyvelerini devşiren kişinin mezarıdır."
"Bu yüce değeri sebebiyle hocası Ebû Nasr el-İyâzi'nin İmam Maturidi gelmeden derse başlamadığını ve onu her gördüğünde onun ne denli özel bir kimse olduğunu dile getirmek için 'Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer' ayetini zikrederek onu övdüğünü de belirtir."
Memlûkler Devleti zamanında Mâtürîdiyye mezhebi iyice tanınmış ve bu dönemde Eş'ariyye ile birlikte Ehl-i Sünnet'in iki büyük kelâm ekolünden biri olarak tescil edilmiştir. Hatta bu dönemde iki mezhep arasındaki ihtilaflı konuları uzlaştırmaya çalışan eserler yazılmaya başlanmış, böylelikle iki ekolün kardeş olduğu fikri güçlendirilmeye çalışılmıştır.
Mâtürîdiyye mezhebine göre bir peygamberin tebliğini kabul ederek Allah'ın varlığı ve birliğine inanan bir insanın bile, Allah'ın varlığı ve birliğine aklıyla da ulaşması gerekir.