Gençlik romanı dediğimiz tarzı ya da salt aşkı konu alan romanları son zamanlarda okumaz olmuştum. Peşpeşe daha ciddi tarzda kitaplar okuyunca bir ara vermek adına bu kitabı tercih ettim. Yorumlarına güvendiğim biri de kitabı beğenmeyince hafif bir önyargıyla başlasam da ben okuduğuma memnun kaldım.
Karakterimiz Dan on beş yaşında ve ailesindeki sorunlarla baş etmek zorunda kalan bir genç. Tabi bir de yeni başlayacağı okulu ve farklı duygular hissettiği bir kız meselesi var. Yabancı gençlik romanları ve filmlerinde sıklıkla gördüğümüz liselerdeki sınıflaşma da elbette ele alınan konulardan bir diğeri; inekler, sporcular, tuhaflar, havalılar vs. Böyle kitaplarda baş karakterin duygularını anlayabilmem ve en önemlisi kendisine gıcık olmadan okuyabilmem benim için önem teşkil ediyor. Bu kitapta da ana karakteri bayağı sevdim, sempatik buldum. Kitapta da mizahi bir anlatım hakim ve oldukça akıcı. Sayfalar elinizde su gibi akıp gidiyor.
Ayrıca kitabın isminin Türkçe'ye neden ''Altı İmkansız Şey'' diye çevrilmediğini de merak etmiyor değilim.
Kitabı kendi türündeki kitaplarla kıyaslamanın doğru olduğunu düşünüyorum ve diyebilirim ki John Green’in son okuduğum kitaplarına göre çok daha iyiydi. Reading slump dönemlerinizde (Bu şekilde yazmak da hoşuma gitmedi, doğrudan Türkçe bir karşılığı varsa onu kullanmak isterim.) okumayı tercih edebilirsiniz. Herkese keyifli okumalar dilerim…
