Türk Şiirinde Modernizm

İmkânsız Özerklik

Yalçın Armağan

İmkânsız Özerklik Sözleri ve Alıntıları

İmkânsız Özerklik sözleri ve alıntılarını, İmkânsız Özerklik kitap alıntılarını, İmkânsız Özerklik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mehmet Fuat Köprülü, 1926 tarihli "İnkılap ve Edebiyat" adlı yazısında dönemin edebiyatını şöyle eleştirir: "Son şiirlerimizin büyük bir kısmı, Avrupa edebiyatlarının soluk ve adi bir taklidinden, oralarda artık kıymetini kaybetmiş cereyanların manasız istitalelerinden [uzantılarından] ibarettir"
Sayfa 127 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cemal Süreya, "Folklor Şiire Düşman" yazısına -sonrasında sıkça alıntılanan- şu cümleyle başlar: "Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı" Hem geleneksel şiir hem de Türkiye'deki modern şiir anlayışlarında şiir, kelimeyle kurulmayan, vezin ile kafiyeye dayanan bir bütün olarak tanımlanır.⁴ Geleneksel şiirde dil, mazmunlar ve söz sanatlarıyla şairden önce belirlenmiştir; kişisellik yalnızca bu örüntülerin tekil kullanımından ibarettir. Oysa İkinci Yeni, şiirdeki "organik bütünlüğü" vezin ve kafiyede değil, kişisel üslupta arama eğilimindedir. Bu nedenle şiir artık kelimeye dayanmış, şairin kişisel yeteneğine göre biçimlendirebileceği dil anlayışı öne çıkmıştır. Cemal Süreya'ya göre, "Çağdaş şairler kelimeleri bile sarsıyorlar, yerlerinden, anlamlarından uğratıyorlar". "Çağdaş şiir"in bunu yapmasına rağmen, Türkiye'de dilin bireysel kullanımına izin vermeyen bir şiir dilini (halk şiirinin dilini) tercih edenler vardır. Cemal Süreya, "Bizde hâlâ folklora, halk deyimlerine fazlasıyla yer veren şairlerin kısır bir yolda olduklarını düşünü[r]". Folklora, halk deyimlerine fazlasıyla yer veren şairlerin kısır bir yolda olmalarının nedeni Cemal Süreya'ya göre "folklorda şiirin bugünkü entelektüel niteliğini taşıyacak yeti[nin]" olmamasıdır. ⁴ Orhan Seyfi Orhan, Kervan kitabına yazdığı 24 Ekim 1963 tarihli ön sözde "şiir, en eskilerin tarif ettiği gibi 'manzum ve mukaffa söz'dür" der. Oysa bu anlayış Garip'le birlikte "geçersiz" hale geleli çeyrek asırı geçmiştir.
Sayfa 130 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Siyasal alandan bağımsızlaşmayı deneyen ve cinsel ahlakın yerine özgürlüğü koyan İkinci Yeni'nin kendine özerk bir alan tanıma uğraşı dile de yansımış, şair dünyayı "verili" biçimde değil, kendinin gördüğü biçimde temsil etmeye yönelmiştir. İkinci Yeni'nin "anlamsız" ya da "soyut" bulunan dilinin ardında bu özerklik talebi kendini belli eder.
Sayfa 138 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Cemal Süreya'nın folklora karşı olmasının asıl nedeni, folklorun dili bireysel olarak biçimlendirmeye olanak vermemesidir: "Bir halk deyimi içindeki kelimeler o deyimdeki anlam dizisinde kaynaşmışlardır. O kelimelerden o deyimlerden ayrı işlemler, ayrı güçler aramayın artık. Çünkü donmuşlardır. İşlemleri, güçleri, bir bakıma uyandıracakları çağrışımlar bellidir". Cemal Süreya, folklordan yararlanan şiirlerle, türküler ya da şarkılar arasında bir ayrım olmadığını dile getirirken, yine şiirin kelimeye dayandığı anlayışını temel alır: "[İ]kisinde de şairin işi kelimelerle değil, kelime bloklarıyla oluyor. Oysa [...] şiirde asıl olan 'hikâye etmek' değil, kelimeler arasında kurulacak şiirsel yük'tür". Cemal Süreya'nın hem hikâye etmeye karşı çıkması hem de şiirin varlığını geleneğin dışında araması yine aykırı bir tavırdır. Çünkü Türkçe şiirde "hikâye etme", özellikle anlaşılır şiir talebi nedeniyle hep tercih edilmiştir. Hikâye etmeye karşı çıkma, "anlam"ın geri itilmesini beraberinde getireceği için, özerk bir şiir dilinin yolunu açacaktır.
Sayfa 131 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Tarihsel koşulları içinde değerlendirilmediğinde, Garip'in estetik seviyesi düşük ya da "imgesiz" bir şiir olduğu yorumu yapılabilir. Oysa Garip, estetik yanından daha öte tarihsel işleviyle önemli bir şiirdir. Garip'in bugün estetik açıdan başarısız bulunması, estetik karşıtı konumunda ne denli başarılı olduğunu gösterir.
Sayfa 113 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
"Divan edebiyatı" ile İkinci Yeni'nin karşılaştırılmasını ayrıntılı biçimde ele alan Asım Bezirci, İkinci Yeni ve "divan şiiri" arasındaki benzerlikleri şöyle sıralar: İki şiir de "halka, onun yaşamına, edebiyatına ve kültürüne sırt çevirmiştir", "toplumsal gerçeklere, sınıfsal çelişkilere, siyasal olaylara uzak durmuştur", seçkincidir, "konuşma dilinden ayrılmıştır", "us ve düşünceden çok imge ve duyguya yaslanmıştır", "soyutlamaya önem vermiştir". Bezirci iki şiir tarzı arasında bu tür benzerlikler olduğunu dile getirmesine rağmen, iki şiirin birbirinden "köklü" biçimde farklı olduğu noktaları da belirtir. Bu farklılıklar "divan şiiri"nin mazmunları, aruzu, kafiyeyi ve belirli türleri kullanmasına rağmen İkinci Yeni'nin bunlardan uzak durmasıdır. Bu karşılaştırmada ilginç bir nokta Bezirci'nin ortak nitelik olarak "Divan şiiri gibi İkinci Yeni'nin de halkça anlaşılması çok zordur" derken, farklılık olarak "Divan şiiri bilenlerce kolay anlaşılır, İkinci Yeni ise -bilenlerce dahi- güç anlaşılır" demesidir.
Sayfa 134 - İletişim YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.