Zaten gülemezler di ki.Çok isteseler bile dudaklarını genişçe açıp,dişlerini gösteremezlerdi.Çünkü yetimhanedeki çocuklar hiçbir zaman kahkaha atmazlardı.
'' Olgunluk ancak çocukluğunu yeterince yaşayamamış gençlere mahsustur. İsmini hatırlayamadığım bir kitap okumuştum. Orada
dünyaya sevmek ve sevilmek için gelen özel ruhlardan bahsediyordu. Çevresine güneşi getirirler fakat bunun farkına varmazlar. Dokundukları yerler ilkbaharın çiçekleri gibi renklenir ama yine de bilmezler.''
Mars semanın en orta yerinde yavaşça yükseliyor, Savaş Tanrısı. Biz de içimizde oluşan duygularla savaşmazsak ve onları anlamaya çalışmazsak halimiz ne olur? Öfke duymak yıkım getirir.
Aşk çok güzel bir şeydir, onu öfkeye dönüştürmemelisin.
Al kaşının üstüne,
Bu senin busen!
Ve ayrılıyorum şimdi senden,
Bırak itiraf edeyim giderken,
Günlerimin bir düş olduğunu söylerken,
Haksız değildin katiyen;
Gene de umut uçup gitmişse bir gecede,
Ya da bir günde, bir hayalde ya da hiçbirinde,
Fark eder mi bu vesileyle?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz de,
Düş içinde düştür sadece.
Dalgalarla tartaklanan bir sahilde dururum gürlemenin
merkezinde,
Ve tutarım elimin içinde altın kumları zerre zerre nasıl azlar!
Sürünürler gene de parmaklarımdan derine,
Yaşlar varken gözlerimde!
Ey Tanrı! Kavrayamaz mıyım onları daha sıkı bir kenetlenmeyle?
Ey Tanrı! Saklayamaz mıyım merhametsiz dalgalardan birini bile?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz de düş içinde düş müdür sadece?
Edgar Allan Poe / Rüya İçinde Rüya