İnanmak, aynı zamanda güvenmektir. İnanmak, karşılığında kanıt istemeden güven duymaktır. İnanmak, bilinmezliğe dalmaktır; hayata atılmak için mantıktan vazgeçmeye cesaret etmektir.
Kibar olmak, yalnızca "merhaba", "teşekkürler", "lütfen" gibi sözler söylemekten ibaret değildir... Bir de , zihinsel kibarlık vardır: Başkalarının tezlerini dinlemek ve kendi fikirlerimizi onlara sunmak.
Bağnazlar, bilginin ve mutlak gerçeğin tek sahibi olduklarından kuşku duymayan insanlardır; bunu başkalarına da dayatmak isterler; inandıkları şeylerle ilgili onlara sorular sorulmasına katlanamazlar.
Hiçbir şeyden kuşku duymadığımızda, her şeyi bildiğimizden kesinlikle emin olduğumuzda, sorun şudur: Başkalarına hiçbir alan bırakmayız.Başkaların fikirlerini artık dinlemeyiz; tıpkı birinin suratına kapıyı çarpmak gibi,zihnimizi tamamen kapatırız.
Hiçbir şeyden kuşku duymadığımızda , her şeyi bildiğimizden kesinlikle emin olduğumuzda, sorun şudur: başkalarına hiçbir alan bırakmayız. Başkalarının fikirlerini artık dinlemeyiz; tıpkı birinin suratına kapıyı çarpmak gibi, Zihni’mizi tamamen kapatırız. Kibar olmak, yalnızca “merhaba”, “ teşekkür ederim”, “ lütfen” gibi sözler söylemekten ibaret değildir.. bir de zihinsel kibarlık vardır: Başkalarının tezlerini dinlemek ve kendi fikirlerimizi onlara sunmak.