hatalar yani bizler, söz gelimi diğerlerinin katalizörlüğünde ortaya çıktığına inandığımız kendimizi aklama motifleri, yaşamın en gerçek yanı, ebedî dostlarımız… hata tahdit kabul etmeyen bir kavramdır. sui generis bir hâlleri vardır. doğru muğlaktır ama hatalar daha nettir. pazarlıksız, inceliksiz, direkt fakat kabalıklarında bile bir şövalyelik gizli olan, üstel artan, karekökü kendine eşit olan ve asla küçülmeyen, daralmayan, baskılanamayan. kimi zaman söylerken bile, doğası gereği insanı boyunduruk altına alan biricik hata, hatalarımız.
hatalardan ders alınabilir fakat düzeltilemez. her hatanın kendi düzlemi, kendi zamansallığı mevcuttur. onu kendine uyduramazsın. ya ona uyarsın ya da vereceği tahribatın boyutunu arttırırsın. ders çıkarmak tek atımlık bir kurşundur ama hatalar defalarca sıkabilir o kurşunu aynı yaşama. kurşun adres şaşırabilir, hata yapabilir -evet
hatalar bile kendi doğasından sakınamaz kendilerini- ama hatalar ayrım yapmaz bizler gibi. ne kadar tutarlı değil mi? birçoğumuzun hayalindeki yaşam tutarlığına sahipler ama biz ona kötü sözler söylemeye odaklanmışız sadece. bir bilsek şu hataların değerini kim bilir neler değişirdi hayatlarımızda. ben mi? ben hatanın kuluyum. onu olgusal bir yanlış anlamadan kurtarmak adına insanlar arasına gönderildim. tasarılarınız ve gerçekleştirilen arasındaki uçurumun günbegün tırmanış yaptığı yaşamlarınızı düzeltebilmeniz adına son şansınızım efendim.
ey doğruluktan şaşmayan hadsizler hata yapın!