İnci -92 sayfa
John Steinbeck
İnci avcısı Kino, karısı Juana ve bebeği Coyotho ile birlikte yoksul ve mutlu bir hayat sürmektedir. Hayatları güzel giderken oğlunu akrep sokunca doktora götürmek isterler. Ancak doktor yoksul oldukları için bebeğe bakmaz. Kino ve Juana, büyük bir inci bularak hayatlarını değiştirmek isterler. Bulurlar da... İnci onlara hayallerini yaşatacak mıdır?
Steinbeck, 92 sayfalık kitabında insanların hırslarını, kötülüklerini, inciye sahip olabilmek için neler yapabildiklerini çok güzel anlatıyor. En önemlisi kitapta dedikodunun nasıl bir hızla yayılabildiğini görüyoruz.
Kitap kesinlikle tavsiyemdir.
"Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildi, isteğin fazlası, şansı kaçırabilirdi, insan bir şeyi tam ölçüsünde istemeli, Tanrı'yı, tanrıları kızdırmamalıydı."
kitabin baslari cok sikici geciyor ortalari baya sariyo ama sonlari yine sikicilasiyo. Mukemmel bir kitap asla degil ozellikle sonu beni o kadar sinir etti ki kino kadar salak bir insan gormedim hayatimda. Sadece kendi hayal dunyasinda yasayan bos bogazdan baska bir vasfi yok. Onun disinda juananin "erkegim ben" sozune karsi olan tutumu da beni sinir etti. Yazarin ilk ornegi oldugu icin sorunlu bir kitap bence ama yine de kisa oldugu icin bir gunde okunulabilir ama bence baska seyler okuyun.
"Anamızın karnından doğup mezara girene kadar kandırılmıyor muyuz sanki? Ama yaşıyoruz işte. Sen sadece túccarlara değil, bütün bu düzene, bütün bu yaşam biçimine meydan okumuş oldun. Senin için korkuyorum."
"insan bir kez geleceğini tasarlamışsa onu yaşamış sayılırdı. İnsanın kafasında kurup gözünde canlandırdığı bir şey, tıpkı diğer gerçekler gibi bir gerçeğe dönüşürdü. Asla yok edilemezdi, ama her türlü saldırıya açıktı."