Birtakım değişik kanılar içinden hiç geçmeyen, ancak ilk kez ağına düştüğü bir inanca bağlı kalan insan, her durumda, kendi değişmezliğinden ötürü 'geri kalmış' kültürlerin bir temsilcisidir. Bu insan, bu eğitimsizlikle (ki eğitim her zaman eğitilebilirliği varsayar) katı, ahmak, her öğrenime karşı çıkan, yavan, sürekli her şeyden kuşkulanan, utanması olmayan ve kendi görüşünü kabul ettirmek için her yolu kullanan biridir. Çünkü o, başka görüşlerin varolması gereğini bile anlayamaz.
Aşk arzu eder, korku kaçırır. Aynı kişi tarafından, hiç değilse aynı zamanda sevilmiş ve sayılmış olmanın olanaksızlığı bundan kaynaklanır. Zira saygı gösteren gücü iyi tanır, yani ondan korkar, onun durumu saygılı bir korkudur. Fakat aşk hiçbir güç tanımaz, alt üst sınıfı farklılıklarını gösteren, ayıran, altını çizen hiçbir şey tanımaz. Tutkulu insanların gizli ya da açık, sevilmiş olma olgusuna karşı tiksinti duymalarının nedeni, aşkın boyun eğmemesidir...
Her iki taraf için, bir polemiğe karşılık vermenin en kötü biçimi kızmak ve susmaktır; çünkü saldıran kişi genellikle sessizliği bir aşağılama belirtisi olarak yorumlar