-Spoiler içermez-
Fedakarlık, almadan vermek, verebilmek demektir. Kaçınız almadan verebilirsiniz? Üstelik verecek bir şeyiniz kalmamışsa bile. Aşk denen illet size neler yaptırır ah bir bilseniz...
Makar Alekseyeviç orta yaşlarında yoksul bir memurdur. Kiralık bir odada kalmakta ve 3 kuruşun bile hesabını yapmaktadır. Fakat bu kadar muhtaç oluşuna rağmen varını yoğunu biricik Varenka'sına hibe etmeye hazırdır. Varenka neredeyse çocuk yaşta olan genç bir kızdır. Onun da yoksullukta Alekseyeviç'ten aşağı kalır yanı yoktur. Geçmişi de büyük hüzünlerle doludur üstelik.
İşte bu iki yoksul insancığın mektuplaşmalarından oluşan bir kitaptır Dostoyevski'nin bu ilk romanı. Makar Alekseyeviç üzerinden yoksulluğun, gururun, utancın, fedakarlığın, cömertliğin, çaresizliğin, karşılıksız sevginin, hüznün, ayrılığın anlatıldığı kitaptır.
Yazarın 23 yaşında yazımını tamamladığı kitap yazıldığı dönemde her ne kadar büyük ilgi görse ve bir başyapıt ilan edilse de, benim için tatmin edici olmayan bir okuma serüveniydi. Amiyane tabirle bir ziyafet yemeği değildi ama aç da bırakmadı. Fakat yazarın başarısını sorgulamak benim haddim değildir. İnsancıklar'dan sonra kronolojik sıraya göre sıradaki kitabımız olan Öteki'de buluşmak üzere, keyifli okumalar herkese:)