Sözler ve Alıntılar
Çok basit bir açıklamayla, beynin büyümesini ve böylece insanın oluşumunu yeni besin kaynakları mümkün kılmıştır. Bunun et oranının artmasından mı, ateşin kullanılmasından mı, yoksa ikisinin birleşiminden mi kaynaklandığı sorusu henüz net bir cevaba kavuşmamıştır.
Havva'lar ve Adem'ler
Günümüz insanının mitokondrisinin kökeni olarak görülen kadın fosili, “Mitokondrilerin Havva’sı” diye adlandırılmaya başlayınca “Afrika kökenli” model popüler medyanın da sempatisini kazanmış, ama Cennet’e dair yapılan atıf büyük yanlış anlamalara yol açmıştır. Y kromozomunun mitokondriyal “Havva’sı” ile “Adem’i” bir çift olmadıkları gibi (birincisi 140 bin yıl, ikincisi yaklaşık 60 bin yıl önce yaşamıştır) çağlarının tek insanları da değillerdi. Aynı zamanda insan gen havuzuna katkıda bulunan tek atalar da değil, aksine günümüz insanın genlerinin çok küçük bir çıkış noktasıydılar. Diğer binlerce genin başka çıkış noktaları, dolayısıyla bambaşka ataları (yani "Havvalar'ı" ve "Ademler'i") vardı.
insanın evriminin, bir merdiven şeklinde basamak basamak, maymunsu atalardan bugünkü insanlara kadar uzanan geleneksel resmediliş biçimi doğru değildir. Daha ziyade, bazıları sadece erken dönemlere ait olan, bazıları ise neredeyse günümüze kadar uzanan çok dallı bir ağaca benzer.
beynin büyüklüğü, zekanın evrimi açısından anlam taşır.
Öyleyse bugünkü Avrupalıların ataları kimdir? 45 bin yıl önce Avrupa’ya yerleşen avcı-toplayıcılar mı yoksa birkaç bin yıl önce buraya göç eden Anadolulu çiftçiler mi? Eski avcı-toplayıcıların ve erken dönem çiftçilerin iskeletlerinden alınan DNA’ların analizi bu soruya cevap verebilir. Bugüne kadar yapılan incelemelere göre elde edilen sonuçlar şöyledir: Orta Avrupa’nın ilk çiftçileri avcı-toplayıcıların halefleri değil, buraya gelen göçmenlerdir. DNA’ları dönemin Anadolulu çiftçileriyle genetik benzerlikler ve Avrupa’nın avcı-toplayıcılarıyla önemli farklılıklar gösterir.
Eşeyli üremenin avantajı genetik materyalin, anne ve baba kromozomlarının soya rastgele dağıtılması ve (homolog) kromozomlar arasındaki genetik alışveriş sayesinde aktarılmasıdır (crossing-over). Böylece soy her seferinde yeni ve eşsiz bir gen bileşimine sahip olur.
Günümüz Avrupalıları neandertal’lerden değil, yaklaşık 45 bin yıl önce Avrupa’ya ulaşan göçmenlerden türemiştir. Dolayısıyla Afrika, bugün sadece Avrupa’da değil, başka kıtalarda da mevcut bulunan gen havuzunun oluşmasında gerçekten önemli rol oynamıştır.