Dünyanın olanca hengamesinde, kalabalıklar içinde bir an olsun durup düşünmeye fırsat vermeyen bu yoğun telaşta zaman avucumuzun içinden kayıp gidiyor. Ruhlarımız içsel huzurdan yoksun çoğu zaman. "Yavaşlamaya, kendi içimize dönmeye ve yaşamla daha sahici temas kurmaya ihtiyacımız var." diyor yazar. Her ân'dan bir pay almadan,bir kazanım sağlamadan ömrü anlamsızca tüketmenin sancısını çekiyoruz. Kitap,hayatın içinden sahici yöntemlerle önce huzursuzluğumuzun sebeblerini ortaya koyuyor, sonrasında çaresini önümüze seriyor. 'Haydi Yeniden Başla' bölümünde kitap boyunca kalbime ekilen tohumların usul usul yeşerdigini hissettim, tebessümle.
Ruha şifa olsun için cânı gönülden tavsiye ♡
Her koşulda bize ait olan bir gündem olmalı. Rüzgârın önündeki pasif bir yaprağa dönüşmemeli insan. Kendi hayatına sahip çıkmalı ve var olma cesaretini ortaya koymalı.
“Huzurun kaynaklarından birisi şükran hissimizi geliştirmektir. Şükran duymak yaşamdaki olumlu durumlara odaklanmak, küçük şeylerle mutlu olmayı bilmek, kendi sahip olduklarımızın farkında olmak ve bunlar için şükretmek, şükran duygularımızı ifade etmek, diğer insanların bizim için yaptıklarının farkında olmak ve onlara teşekkür etmeyi bilmek, mahrumiyet ve eksiklik yerine sahip olduklarımızın kıymetini bilmek gibi boyutlardan oluşan genel bir yaşam yönelimidir.”
“Mutluluk meselesi söz konusu olunca yanlış yerde yanlış şeyi aramak insanın sadece trajedisini derinleştiriyor. Büyük umutlarla çıkılan mutluluk arayışı çoğu zaman anlamsızlıkla, öğrenilmiş çaresizlikle, hayatın gerçeklerine sert bir çarpmayla, derin bir can sıkıntısıyla ve kimi zamanda ölüme kadar götüren bir bağımlılık süreci ile sonuçlanıyor. Hazzı artırma, acıyı, zorlukları ve engelleri ısrarla hayatın dışında tutma beklentisi insanı tatmin etmeye yetmiyor. Hedonist adaptasyon süreci ile insan başta kendisine inanılmaz haz yaşatan şeye alışıyor ve ilk zamanlarda çok farklı hisler yaşatan nesneler bir süre sonra eski tadı vermemeye başlıyor.”