Ölümün kaçınılmaz yakınlığı bütün önemsiz alıntıları silmiştir, o kimsesiz göğün kristal berraklığındaki havası satırlara sinmiştir sanki. Mektuplar belli insanlara yazılmış olsalar da tüm insanlığa seslenirler. Bir dönem için yazılmışlar ama sonsuzluğa mal olmuşlardır.
Savaşın galibi Fatih Sultan Mehmed verdiği ürkünç sözü tutar ve ilk kıyımdan hemen sonra kenti, tüm evleri ve sarayları, kiliseleri ve manastırları, erkeği, kadını, çocuğu ve yaşlısıyla ganimet olarak askerlerinin eline bırakır.
Hikayeler oldukça akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış. Tarih konusunu bazen sıkıcı bulsam da, Zweig’in yazımı sayesinde olaylar sanki gözlerimin önünde canlandı. Özellikle karmaşık tarihsel olayları okuyucuların rahatça anlayabileceği bir şekilde anlatması etkileyici.Kitabı okudukça, insanlık tarihinin ne kadar zengin ve çeşitli olduğunu fark ediyorsunuz. sadece olayları değil, aynı zamanda bu olayların içindeki insanları da büyük bir derinlikle anlatıyor.
kittap özetle, tarihin belirleyici anlarını anlatan on dört kısa hikayeden oluşuyor ve her biri kendi içinde bir ders ve ilham kaynağı sunuyor. keyifli ve öğretici.
Scott,karısına yazdığı mektupta bıraktığı en önemli mirası,yani oğullarını koruması için onu uyarır,evladını özellikle de tembellikten korumasını ister ve kendisi de dünya tarihinin en büyük girişimlerinden birinin sonuna gelmişken bir itirafta bulunur:’Senin de bildiğin gibi azimli olmak için hep kendimi zorlamam gerekti-her zaman tembelliğe eğilimli oldum ben.’’Ancak ölüme bir adım kala bile verdiği karardan yakınmak yerine gururla söz eder:’’Bu yolculukla ilgili daha neler neler anlatabilirdim sana!Fakat şu kadarını söyleyeyim ki,yola çıkmış olmak evde kalıp rahatını bozmadan oturmaktan çok daha iyiydi!’’