Vazgeçmek yenilmek gibi geliyor. Ama sonra ne oluyor biliyor musunuz? Senin vazgeçmediğin senden vazgeçip gidiyor bir gün. Yani yırtılıyor. Patlıyor bir yerlerde. Senin katlandığın, sana katlanamıyor. Yolun tam ortasında bırakıyor seni. Hem de yalınayak bırakıyor.
Ben doğayım dedim. Doğa değişkendir.
Rüzgar eser diner dalgalar kabarır sakinler çiçekler açar kabarır falan kisisel gelişim kitapları mı okuyorsun sen?
Kisisel gelişim kitapları mı?
Dünyanın en saçma en işe yaramaz kitaplaridir onlar insanın kendini geliştirirken başkasının aklına değil kendi zekasına gozlemlerine hislerine ihtiyacı vardır. Evet Kişisel gelişim kitapları çok satıyor doğru .E o zaman niye ortalıkta bu kadar sorunlu insan var? Demekki hiçbir işe yaramamış o kitaplar psikiyatların hasta sayısını arttırmış o kadar neyse bos ver.
Bunları çok takmıyorum kafaya bir tıkla fabrika ayarlarıma dönüyorum bak bir tık.
Doğada bir ağ vardi. Her canlıyla arasında bir bağ vardı. Frekansını biraz yükseltmek isterse ya bir ağacın altında oturur yada bir ağaca bakarak kendini agacin yerine koyardi. Algısı degisiverirdi. Acaba atı ve tayi cagirabilir miydi. O yürekle kabin manyetik alanı zihnin manyetik alanindan daha genisti kalbin erişim potansiyeli zihinden kat kat fazlaydı. Gözü kapalı dönüşürken gelen bir darbeyi hisseden zihindi oysa şimdi vuslata kalbiyle erisiyordu. Bunu anladı. Sistemi kapadı. Düşünmeyecekti..
Vuslat'ın ayakları yere basınca, ellerini gevşetti usulca kıza yol verdi. O atın ve tayın yanına gitti. Hasret, kızın elleri sevdiğini biliyordu. Atla çekilmiş eski bir fotoğrafını profil resimi yapmıştı çünkü . Atların iyileştirici, sakinleştirici bir özelliği olduğunuda biliyordu. Denizde yunuslar, karada atlar iyileştirirdi insanları yunus bilinci yükseltir, mutluluk verirdi. Atlarsa uyumlandırır. Ve dengelerdi. Binlerce yıldır insanla birlikte yürümeyi, koşmayı öğrenmiştir. Atlar insan ata binmeyi marifet gelistirirken at ona doğayla bir olmayı öğretir. Ata binen, doğa olmalıdır. Yoksa at taşımaz, sırtından atar onu.