Tefekkür etmeyen, hafızasına takip edeceği umumi gayeyi arz etmeyen, maksada varmak için lazım olan vasıtaları devamlı bir surette aramayan kişi ister istemez durum ve dış dünyanın oyuncağı olur.
Zaten ilkel ve anarşik hisleri tertip ve tanzim etmek onlara bir yön vermek zekânın rolü değil midir? Zira, her duygusal hal, her arzu tek başına belirsiz, kör ve nihayetinde aciz ve kuvvetsiz kalır.
Eğer her fikir üzerinde istediğimiz her şeyi yapmak kuvveti elimizde olsaydı hemen hepsi bizim kendi malımız olurdu. Halbuki birçoğu bize yabancı olan kelimelerden başka bir şey değildirler.